11 Mayıs 2010

Yaşasın Olivia!!




Yaz gününü aratmayan Cuma gününde çocukluk arkadaşım T'yle Beyoğlu'nda akşam yemeği için sözleştik. O kadar acıkmışız ki, Beyoğlu'na Tünel'den çıkacacağımız için zaman kaybetmemek adına Asmalımescit'e gittik. Asmalımescit'e vardığımızda saat 18.40'ı göstermesine rağmen oturacak yer bulmak imkansızdı. Sanki insanlar işe güce gitmemişler gibi, o saatte yemeklerini bitirmiş içkilerini yudumluyorlardı.

Kalabalığın arasından zar zor ulaştık Babylon'un sokağına. Niyetimiz Otto'da güzeeeeeeeel bir pizza yemek ve sonrasında lezzetli mi lezzetli suflesiyle kapanışı yapmaktı. Her yer tıklım tıklımken Otto'nun bomboş olmasını yadırgadığımızda aslında başımıza gelecek olan durumu tahmin etmeliymişiz. Bize menüleri getiren servis personeli, saat 20.00 için tüm masaların rezerve olduğunu söylediğinde saat 19.00 a geliyordu. Yaz-kış iş çıkış saatlerinden sonra iğne atsanız yere düşmeyecek kadar kalabalık bir mekan olan Otto'da ilk kez böyle bir tavırla karşılaştık, yer varsa vardır, yoksa da yer açılana kadar beklersiniz. Şimdi ne değişti ki??? Boşken bile bir saat sonrası düşünülerek resmen kovalanıyorsunuz??? Bir saatle sınırlandığımız ve böyle bir tavırla karşılaştığımız için kalktık. O arada T'nin aklına Miss Pizza geldi, orada 2-3 masa doluydu ve daha yerimize oturamadan yanımıza gelen servis personelinin yine hoş olmayan bir tavırla saat 20.00 için bütün masaların rezerve olduğunu söylemesi üzerine buradan da çıktık.

Kısacası iki kişinin 2 saat boyunca masayı tutmasındansa, saat 20.00'den sonra gelecek kalabalık gruplar, mekan işletmecilerine?! çok daha karlı geliyor gibi... Hiç de hoş olmayan bir tavırla karşılanan ve alenen "1 saat oturun, sonra kalkıp gidin" denilen iki müşteri ile hiç de küçümsenmeyecek sayıda müşteri kaybedeceklerinin farkında değiller. Bu işler böyledir, haksız mıyım??? İki kişiyle onlarca yeni müşteri kazanabilecekleri gibi onlarcasını da kaybedebilirler... Madem gerçekten?! rezerve, masalara rezerve yazısı koyun, kimseyi zor durumda bırakmayın? Ama yok, o bir saatte kaç kişi gelse ve yemek yese kardır, değil mi???

En başından Cihangir'e gitmeliydik diye söylene söylene yürürken, Tünel'de tramvayı yakaladık. Bahaneyle tramvay nostaljisi de yaşayıp, soluğu Olivia'da aldık. Burası ne kadar yoğun olursa olsun, asla bahsi geçen diğer iki işletmedeki gibi bir durumla karşılaşmazsınız. Olivia'yı sevmek için çooook geçerli nedenlerimiz var ; kaliteli hizmet, kaliteli servis ve kesinlikle kaliteli yemek! Servis personeli güler yüzlü, saygılı, servis oldukça hızlı. En kalabalık zamanında bile huzur var bu mekanda, kulağınızda fonda çalan birbirinden güzel şarkılar oluyor insan gürültüsü yerine. Ev yapımı makarna ve pizzalarının müdavimi olduğumuz Olivia'da, Bhr'la her fırsatta ilan ettiğimiz pizza günlerimizin klasikleşmiş lezzeti olan Argentina pizzanın yanına gouda peynirli Formaggi'yi de ekledik bu kez. Öyle lezzetliydi ki artık klasikler arasında başı çekecek gibi...

İyi ki varsın Olivia!


PnR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails