28 Ekim 2013

CANIMIN İÇİNE...

Uzun zamandır yazmak istediğim halde yazamamanın verdiği vicdan azabıyla karşınızdayım. Yeni bir mekandan ya da iştahınızı kabartan bir yemekten bahsetmek istemiyorum bu kez. Aşktan bahsetmek istiyorum. Bir kadının erkeğe, bir erkeğin de kadına hissettiği bir aşk değil ama bu. Hayatımda en çok sevdiğim, en değer verdiğim kişiye olan aşkımı anlatacağım. Estiler bana ya da geldiler desem daha doğru olacak. Hâlâ bitmek tükenmek bilmeyen Kasım sayımızın son detaylarıyla uğraşırken, zihnimi arındıracak durgun bir liman bulma arayışıyla kendimi boş boş ekrana bakarken yakaladığım an, bir es vermem gerektiğini anladım. İşte o zaman gözümün önüne Bibiz'im geldi. Mutfağa her girişinde, torunlarına aşkla yemek yapma tutkusundan bir an olsun vazgeçmeyen biricik anneannem... Akşamları işten çıktıktan sonra tam köprüdeyken cebim çalar.  "Neredesin?" diye sorsa da aslında bunun cevabını biliyordur. Her şeyi hisseder o:)  Ama nedense kendini hep garantiye almak ister. "Köprüdeyim Bibizim. Yarım saate evdeyim." "O zaman köftelerini ızgaraya koyuyorum" ya da "mercimeği ısıtıyorum" ya da "suluköfteni senin istediğin gibi yaptım" tarzında milyonlarca versiyonu olan cümle gruplarını duyabilmek mümkündür kendisinden. Acaba bu dünyada kaç kişi benim kadar şanslı olabilir? Anneannesiyle birlikte büyüyen, daha doğrusu hiç büyüyemeyen ve daima çocuk ruhlu kalacak bir yetişkinim ben. Çocuk-yetişkinim... Bunu kabul etmem şart. Her mesaiye kalışımda cep telefonum istisnasız saat 23:00 gibi çalar. Arayanın Bibizim olduğunu bilirim. Bıkıp, usanmadan 13 yıldır aynı soruyu sorar: "Eve seni ulaştırma bırakacak değil mi?" Kızamıyorum da artık bu sorunun yanıtını bilmesine rağmen, inatla sormasına. Çünkü ilerleyen yıllarda bu soruyu bana sorabilecek bir Bibizimin olmayacağı endişesi kaplıyor zaman zaman yüreğimi. Bu yüzden her sorusuna cevap verip, her isteğini yerine getirip, onun koşulsuz sevgisine, koşulsuz bir sevgiyle karşılık vermeyi kendime bir yaşam biçimi olarak seçtim. Birini bu denli sevmek hem çok güzel hem de çok yıpratıcı. Çünkü bu duygunun yerine koyabileceğim başka tanımlı bir his yok yüreğimde. Akşamları dışarıda bir şeyler yemiş olmama rağmen eve geldiğimde sırf o üzülmesin diye tekrar, tekrar yediğim akşam yemekleri yüzünden aldığım kiloları zar zor veriyorum. Ama olsun. Pişman değilim. Çünkü o yemeklerin her zerresinde, her tanesinde aşk var. "Ben yemek yapmaktan başka bir şeye yaramıyorum" diye kızar kendi kendine bazen... Acaba daha ne yapabilirdin ki Bibizim? Koskoca bir aileyi, elinin lezzetiyle, yüreğindeki aşkla bir arada tutan sen değil misin? Biz, senin rehberliğinde öğrenmedik mi nasıl bir anne olunacağını? Şimdi çıkalım markete gidelim. Rastgele ürünler alalım. Bu malzemelerden aynı anda iki kişinin yemek yapacağını düşünelim. İnanın yalanım yok. Benim sevgili Bibizim, "asla ağzıma sürmem" dediğiniz bir yemeği öyle güzel hazırlar ki, parmaklarınızı bile yersiniz. Çünkü onun sırrı sevgidir. Severek, dua ederek, güzel olmasını temenni ederek, torunlarını mutlu etmek amacıyla mutfağa giren bu koca yürekli kadından sadece benim değil, herkesin öğreneceği çok şey var. İş yerinde aç kalıyoruz diye sabah 07:00'de kalkıp börekler, pizzalar hazırlayan Bibizimin hakkını asla ödeyemeyiz. Ben bu kadını ölesiye bir aşkla seviyorum. Ve bu sevgiden gerçekten ürktüğüm anlar oluyor. Az önce de söylediğim gibi bu sevginin yerine koyabilecek bir alternatifim yok çünkü. Dilerim hayat bana iyi davranır ve bana da aşkla bağlı bir torunum olur. Bu hayat seninle güzel, seninle anlamlı. İyi ki varsın biricik aşkım:)

13 Temmuz 2013

Elio Beachhhh


Sedef Adası'ndaki Elio Beach Restaurant'ı keşfe geldik. Sabah saatlerinde her yeri deniz anası sarmış olsa da ikiden sonra mis gibi bir deniz karşılıyor herkesi. Hizmet on numara. DJ performansı çılgın. En önemli eksiklik denize girmek için merdiven olmaması. Teknelere tutunup cıkmak zorundasınız. Restoranın menusu çok zengin değil. Siz hamburger ve sushiden sasmayin. Fuji roll şahane. Fesleğenli fettuchini de idare eder. Aksam rezervasyon yaptırıp gelmek çok akıllıca. Çünkü manzara şahane...

6 Mayıs 2013

Önce Mamut Gibi Yiyorum, Ardından Forrest Gump Gibi Yürüyorum



Ya valla inanın benim yerimde bu evde başka biri yaşasaydı çoktan mamut olmuştu. Bir evin mutfağı, 5 yıldızlı otel mutfağı gibi çalışır mı? Bir giriyorum mutfağa darmadağın. 5 dakika sonra ise mum gibi... Aynı anda 5 çeşit yemek pişiyor. Rejime başlamanın da imkanı yokkkkk... Anneannem Bibiz'e diyorum ki; "Canım ben bugün rejime giriyorum. Senden rica ediyorum Allah'ını seversen kanıma girecek şeyler yapma. En azından bir hafta, 10 gün yapma."


Sanki ben hiç bu cümleleri kurmamışım... Bilgisayar karşısında haldır huldur yazı yetiştiriyorum. Zaten canım burnumda. Bir anda hafif bir kapı tıkırtısıyla konsantrasyonum dağılıveriyor. Aman yanlış anlaşılmasın kapı tıkırtısına değil, tıkırtıdan sonra gelen o sıcak, o helmelenmiş, o soğanımsı, o karamelizemsi, o kıymalı, o mis gibi tereyağlı hamur kokusuna kapılıp gidiyor konsantrasyonum. Bibiz, tüm sevimliliğiyle bir elinde taze demlenmiş tavşan kanı çayı tutarken, diğer elinde de dumanı tüten kıymalı pideleri masamın üzerine bırakma hamleleri yaparak, nefsimle mücadele etmemin önüne inanılmaz büyük bir gol atıyor.



 Kızayım mı, güleyim mi? Ne yapayım ben şimdi? İnsanız değil mi? Ben şimdi o baldan tatlı enfes kıymalı pideleri iki ısırıkta yutmayayım mı? Yedimmm tabii. Rejime ne oldu? Çööööpp... Mutsuz muyum? Yemeseydim inanın daha mutsuz olurdum. Artık rejim yapmıyorum ben bu evde. Mamut gibi yiyorum sonrasında da Forrest Gump gibi yürüyorum. Başka çarem yok çünkü... Ah Oktay Usta ah... Valla mide fesadım senin yüzünden olacak. Bibiz, her gün Oktay Usta'yı seyredip çılgın lezzetler yaratıyor. Adam fırında çiğ börek yapıyor.


Anneannem çiğ börek hamurundan kıymalı pide üretiyor. Var mı böyle bir olay ya... İşte bu kıymalı pidelerin hikayesi de böyle. Aslında fırında pişen leziz birer çiğ böreğe dönüşeceklerdi ama Bibiz kreatif bir dokunuşla onları kıymalı pideye dönüştürdü. Şimdi size yeniden soruyorum. Ben bu evde nasıl kilo verebilirim? Forrest Gump gibi yürümeye devam...

4 Mayıs 2013

Bu Ziyafete Can Kurban:)



Dergi yoğunluğu olduğu zaman ister istemez blog yazılarına biraz ara vermek zorunda kalıyorum. Şimdi yeniden karşınızdayım:)  Bu kez size keyifli bir Pazar günü ziyafetimizle ilgili bir yazı yazmak istedim. Bizim ailenin kadınları yemek konusunda gerçekten çok marifetli. Anneannem Bibiz, teyzem Für, annem Aydan, Ayşe Ablam, tatlı kuzenlerim Dicle ile Filiz ve tabii ki bendeniz Bahar... Hepimizin kendine göre özel ustalıkları var. Kimimiz zeytinyağlı konusunda, kimimiz tatlı konusunda, kimimiz et yemeklerinde, kimimiz ise hamur işlerinde enfes tatlara imza atıyor. Burada çok sık tarif vermiyorum çünkü ailemizin yemek ziyafetleriyle ilgili bir kitap projemiz olacak. Tüm bu enfes tatları, bu kitapta keşfetmenize yönelik bir ön çalışma başlatmış durumdayım:) Şimdi gelelim Pazar ziyafetimize...



Geçen haftalarda teyzem Für'ün Dragos'taki evinde toplandık. Für, her şeyin en güzelini yapar. Mutfakta kolay kolay kimse onun eline su dökemez. Teyzeme sabah kahvaltısına gittiğimizde bize genelde kıymalı pide yapar. Öğle ya da akşam yemeğine gideceksek ise çılgın et spesiyalleri hazırlar.



Bu kez teyzeme sabah kahvaltısından gittik ve akşama kadar kaldık. Marifetli teyzem bize o gün kıymalı ficcin, ciğer ve çiğköfte partisi verdi. Yedik, yedik semirdik desem yalan olmaz. Bu gıdalar nasıl yenmez? O kıymalı ficcin nedir? 



Yumurta sarısı sürüldükten sonra nar gibi kızaran incecik ficcin dilimlerinden 2'şer, 3'er götürdük. Ficcin'leri reçellere buladık, yanında peynir yedik. Ne bileyim işte yapmamamız gereken ne varsa yaptık. Adeta kendimizden geçtik. Sonra akşama doğru çiğköfte yoğurmak için mutfağa geçildi.


 Bu işin en keyifli yanı çiğköfte yoğrulurken sıcağı sıcağına otlanmak. Ficcin'in üzerine çiğköfteleri de löp löp yutuverdik. Bir de üzerine utanmadan mis gibi ciğer yedik. 


Lokum gibiydi ne yalan söyleyeyim. İtiraf etmeye utanıyorum ama teyzem tatlı olarak aşure yapmıştı. Ayşe ablam da armutlu tatlı spesiyalini hazırlamıştı. Biz ailece o gün ölmediysek yemek yemekten bir daha asla ölmeyiz diyorum:)

19 Nisan 2013

Arçelik Gastro İstanbul Festivali


Türkiye’nin yeme, içme ve eğlence kültürünü şehre yayan en büyük kent festivali Arçelik Gastro İstanbul, lezzet ve eğlence tutkunları ile buluşmaya hazırlanıyor… Yeme-içme ve eğlence sektörü temsilcileri, yerli ve yabancı şefler, yöresel tatların büyük ustaları, uzmanlar bu festivalde biraraya gelecek. Festival, Arçelik ana sponsorluğunda 7-12 Mayıs’ta gerçekleşecek. Arçelik Gastro İstanbul, Turizm Restoran Yatırımcıları ve İşletmeleri Derneği (TURYİD), Dream Design Factory (DDF) işbirliğiyle, Türk Mutfağı Derneği (TMD)’nin içerik ortaklığı ve Arçelik’in ana sponsorluğuyla 7-12 Mayıs 2013 tarihleri arasında ilk kez düzenleniyor. Türkiye'nin en kapsamlı yemek festivali “Arçelik Gastro İstanbul“, TURYİD’in bünyesinde bulunan yaklaşık 300 restoran ve gece kulübünün katılımıyla, İstanbul’un en iyi kalite yiyecek ve içecek çeşitliliğini ve eğlencesini şenlik tadında sunmak amacıyla gerçekleşiyor.

Arçelik Gastro İstanbul’da; şehrin popüler restoranları mekanlarında sundukları özel menüleri ve festival alanında açacakları lezzet standlarıyla damak tadını şehre yayarken, mutfakların kahramanları, yerli ve yabancı şefler, yöresel tatların büyük ustaları ve sokak lezzetlerinin başarılı temsilcileri, yerli üreticiler, tedarikçiler, uzmanlar ve gurmeler de bir araya geliyor.

 Gurme lezzetlerin meraklıları ve kendi mutfağımın şefiyim diyenler için profesyonel mutfak deneyimini eve taşıyan Arçelik, gastronomi alanında Türkiye’nin bu en büyük kent festivaline destek vererek tüm yeme-içme tutkunlarını mutfağında biraraya getiriyor. Pişirme platformunda gerek ürünleri, gerekse işbirlikleri ile yer alan Arçelik, festival boyunca Türkiye’nin mucize lezzetlerini, farklı yemek kültürlerini etkinlikleriyle tanıtıyor ve tüketicilerine yenilikçi ürünleri deneyimleme imkanı veriyor. Garanti Bankası ve Öztiryakiler’in Gold Sponsor olduğu festival İBB’nin de desteği ile gerçekleşiyor. NTV, Hürriyet, Radyo Eksen festivalin medya sponsorları, THY ulaşım sponsoru, TUROB, Tursab, Şişli Belediyesi ve Kırcı Group da destek sponsorları olarak yer alıyor. Wines of Turkey, Efes, Yeni Rakı ve Johnnie Walker ise festivalin yan sponsorları arasında yer alıyor.
 Arçelik Gastro İstanbul’da Neler Olacak?

Arçelik Gastro İstanbul kapsamında, 9-12 Mayıs’ta KüçükÇiftlik Park’ta kurulacak festival alanında katılımcı restoranlar lezzet standlarında festivale özel menüler sunacak. Gün boyu şölen havasında piknikler, davetler, sunumlar yapılacak, mutfak sırları ortaya çıkarılacak. Klasik tatlar hatırlanıp, yeni lezzetler festival konuklarıyla paylaşılacak. Yerli şeflerin yanısıra festivale, yurt dışından da yabancı şefler konuk olacak. Dünyadaki yeme-içme festivallerinden farklı olarak, şehrin en iyi restoran ve mekanların katılımıyla gerçekleşecek Arçelik Gastro İstanbul, yalnızca etkinlik alanıyla sınırlı kalmayıp, tüm şehre yayılacak. TURYİD üyesi restoranlar, 7-12 Mayıs tarihleri arasında festival heyecanını mekanlarına taşıyacak. Her restoran kendi özel lezzetlerini öne çıkaran bir tadım menüsü hazırlayacak ve festivale özel fiyatlarla yemekseverlere sunacak. Türk Mutfağı Derneği (TMD), festival alanında kuracağı etkinlik çadırı ile festivalin akademik, kültürel ve etkinlik içeriğini üstlenecek. Festival boyunca TMD etkinlik alanında uzman konuk, akademisyenler ve usta şeflerin liderliğinde söyleyişi, panel ve demonstrasyonlar düzenlenerek Türk ve Dünya Mutfağı tartışılacak. Festival’de sadece yemek değil, yemeğe dair birçok şey sunulacak. Festival’de, odak noktası yemek olan, yemeğin etrafında kurgulanmış bir dünya yaratılacak. Türkiye’nin üreticilerinden gelen birinci sınıf ürünler de Festival Pazarı’nda tezgaha çıkacak. Türkiye’nin gece hayatı ve eğlence kültürüne yön veren şehrin en önemli mekanları, müzisyenleri, DJ’leri de festival süresince özel partiler, konserlerle İstanbul’un yeme-içme ve eğlence sahnesini Küçükçiftlik Park’a taşıyacak… Festivalde ayrıca içecek kültürünün gastronomideki yeri ele alınarak tadımlar ve eğitimler yapılacak. Wines of Turkey, Anadolu Efes, Johnny Walker ve Yeni Rakı’nın yan sponsorlar olduğu festivalde, ünlü barista ve barmenlerin performanslarıyla, konuk somelier ve içecek uzmanlarının demonstrasyonları da gerçekleşecek. Çeşitli şehir aktiviteleriyle Maçka’daki Küçükçiftlik Park’ta kurulacak dev festival çadırında düzenlenecek Arçelik Gastro İstanbul ile, tüm şehir yemek ve eğlence etrafında bir araya gelecek.

18 Nisan 2013

İş Çıkışlarınızı Renklendirecek Bir Mekan: 29 Food Bar


İş çıkışında arkadaşlarla nereye gidelim diye konuşurken, 29 Food Bar'a gitmeye karar verdik. Ulus 29'un içindeki lounge alanının renovasyonu ile adı 29 Food Bar olarak değişen mekan, farklı bir konsepte sahip. Bazen İstanbul'da o kadar çok darlanıyorum ki, kaçıp gidesim geliyor. Rahat rahat sohbet edebilecek tek bir yer bile bulamıyorsunuz. Daha doğrusu buluyorsunuz ama gürültüden kafanız duba gibi şişiyor. Allah'tan 29 Food Bar, bu konuda farklı bir altyapıya sahip. Mekan tıklım tıklım olsa da bu kalabalıklık insanı rahatsız etmiyor. Dekorasyonu da, mönüsü de servisi de, ortamı da oldukça keyifli. Mekanın dekorasyonu ise Zeynep Fadıllıoğlu'nun imzasını taşıyor. Hem samimi hem de şık bir atmosferle karşılanıyorsunuz. Mekanın her köşesinde sizi bir farklı bir sanat eseri yakalıyor. Şimdi gelelim esas uzmanlık alanımıza... 29 Food Bar'ın mönüsünü Mert Şeran hazırlamış. Ben en çok Mano Burger'in burgerlerini sevsem de Şeran'ın burgerlerine de haksızlık edemeyeceğim. Cidden lezzetliler... Yemeklerin yanında hangi garnitürü istediğinize de siz karar veriyorsunuz. Bu da son derece fonksiyonel bir yaklaşım:)  Köfte ördek roll'a bayıldım. Karides gyoza, foie gras parfe, lobster roll gibi atıştırmalıklar da mesai sonrasını renklendiren alternatiflerden. "Ben farklı bir kokteyl içmek istiyorum" diyorsanız, o zaman size Gin Rickey, Papa Doble, kereviz suyu ve taze nane ile yapılan Skinny Gin, kestaneli Martini, 29 Bitter Champagene gibi lezzetleri tavsiye edeceğim.
Indie dance, Nu Disco, İndie Rock tarzında hazırlananan 29 Food Bar'ın müzikleri ise Hemi Behmoaras ve DJ ekibi tarafından yönetiliyor.

 29 Food Bar
Adnan Saygun Caddesi, Ulus Park İçi No: 71/1, Ulus Telefon: 0212 358 29 29

17 Nisan 2013

Jamie's Italian Açılsın Artık



Jamie Oliver'i Home TV'deki enfes yemek tarifleri ile keşfetmiştim. Jamie's Italian'ın İstanbul'da açılacağını öğrenince inanılmaz heyecanlandım. Hatta Pınar ve Ömer Abi ile büyük bir sabırsızlıkla bekliyoruz mekanın açılmasını. İlk giden biz olacağız çünkü. Zorlu Center'da açılacak olan restoranın inanılma müdavimleri olacağı kesin. Jamie’s Italian’ın, Kaya Demirer’in kurucu ve CEO’su olduğu İtalyan Lezzetleri A.Ş. ile gerçekleşen ortaklık sonucunda, 2013’ün üçüncü çeyreğinde açılacağı belirtiliyor. Üçüncü çeyreği bekle bakalım, bekleyebilirsen... Jamie’s Italian, beş yıl önce Jamie Oliver ve Gennaro Contaldo tarafından İngiltere’de kurulan bir restoran zinciri.


 Oliver bu zincir ile dünyada binlerce kişiye 30’un üzerindeki restoranıyla hizmet veriyor. Mönüyü ise İtalyan mutfağının en top spesiyalleri süslüyor. Her gün taze taze makarnaların hazırlanacağını ve özel soğuk meze istasyonunun olacağını da önemle belirtmek isterim.  

Jamie’s Italian hakkında

İlk Jamie’s Italian 2008’de Oxford, İngiltere’de açıldı. Şu anda İngiltere’deki 31 restoranlarla beraber; Dubai’de 1, Sidney’de 1, Dublin’de 1 restoran bulunuyor. Perth, Singapur, St.Petersburg ve İstanbul’da da açılış hazırlıkları yapılıyor.

www.jamieoliver.com/italian/

16 Nisan 2013

Eyüp Kemal Sevinç Hayranı Bir Blogger Olarak EKS Mutfak Akademisi'nin Yeni Dönem Eğitim Programı'nı Duyurmak Boynumun Borcu:)


 Eyüp Kemal Sevinç, gerçekten de Türkiye'de en çok sevdiğim executive şeflerden biri. Kendisiyle daha önce farklı bir workshop'ta bir araya gelmiştik. Movenpick dondurmalarıyla farklı mezeler hazırlamıştık. Hatta hazırladığım mezeyi tadıp "Eliniz gerçekten lezzetli" yorumunda bulunduğunda süpersonik bir biçimde mutlu olmuştum. 'Sonsuz Mönü' adlı yemek kitabı da başucu kitaplarımdan biridir. Eyüp Kemal Sevinç hayranı bir yemeksever olarak EKS Mutfak Akademisi yönetimindeki EKS Mutfak Akademisi'nin 2'nci Eğitim Programı'nın Mayıs ayında başlayacağı duyurusunu yapmayı kendime bir vazife edindim. Bir gün cesaretimi toplayabilirsem, her şeyi bırakıp hayallerimi gerçekleştirmek için bu eğitime katılacağım. Umarım o 'bir gün' artık 'gelir'. 
 
Profesyonel Aşçılık, Profesyonel Pastacılık ve Ekmekçilik, Yiyecek ve İçecek işletmeciliği konularında eğitim almak isteyenlerin katılabileceği eğitim programlarına bir göz atalım...

YENİ DÖNEM
PROFESYONEL AŞÇILIK

 
Profesyonel Aşçılık Eğitimi, aşçılığı profesyonel bir meslek olarak gören ve kariyerini yiyecek-içecek sektöründe profesyonel aşçı olarak devam ettirmek isteyen adaylara yönelik tasarlanmış. 4 ay teori & uygulama ve 4 ay staj olmak üzere 8 aylık iki dönemi kapsıyor. Eğitim ve staj sonunda katılacakları sınavda elde ettikleri başarı ile öğrencilere MEB onaylı sertifikaları veriliyor.

Ders Gün ve Saatleri :
27 Mayıs 2013
Hafta İçi Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe sabah 10:00 - 14:00 ve akşam 18:30 - 22:30 saatleri arasındadır.
Hafta sonu Cumartesi, Pazar 10:00 - 18:00 saatleri arasındadır.

Eğitim Ücreti                                               
STAJLI   : 9.800.-TL + KDV                                                 
STAJSIZ : 7.800.-TL + KDV
                       
PROFESYONEL PASTACILIK VE EKMEKÇİLİK

Profesyonel Pasta ve Ekmekçilik Eğitimi pastacılığı profesyonel bir meslek olarak gören ve kariyerini yiyecek-içecek sektöründe profesyonel pastacı olarak devam ettirmek isteyen veya kendi işletmesini açmak isteyen  adaylara yönelik olarak tasarlanmış. 4 ay teori&uygulama ve 4 ay staj olmak üzere 8 aylık iki dönemi kapsıyor. Eğitim ve staj sonunda katılacakları sınavda elde ettikleri başarı ile öğrencilere MEB onaylı sertifikaları veriliyor.

Ders Gün ve Saatleri :
27 Mayıs 2013
HAFTA İÇİ Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe sabah 10:00 - 14:00 ve akşam 18:30 - 22:30 saatleri arasındadır.
HAFTA SONU Cumartesi, Pazar 10:00 - 18:00 saatleri arasındadır.

Eğitim Ücreti
STAJLI    : 8.800.-TL + KDV
STAJSIZ : 6.800.-TL + KDV

EKS Eğitim Seti: EKS Şef Ceketi (2 adet)
                             EKS Şef Pantolonu (1 adet)
                             Şef Önlüğü (2 adet)
                             Şef Kepi (1 adet)
                             Ceyo marka terlik (1 adet)
                             Güde Marka 8'li, kılıflı bıçak seti

*Katılan öğrencilere eğitim seti ücretsiz olarak verilecektir.



YİYECEK & İÇECEK İŞLETMECİLİĞİ

Yiyecek & İçecek sektöründe profesyonel işletmeci olarak çalışmak isteyen veya restaurant & cafe açmak ve işletmek isteyen kişiler için tasarlanmış bir programdır. Bir restaurantın ön ve arka bölümlerinin planlaması ve yönetimi, restaurant kuruluşundan işletmeye alınmasına kadar geçen süreçte izlenmesi gereken prosedürler gibi konularda profesyonel beceriler edindirmeye yönelik bir eğitim programı verilir. Mutfak planlaması, mutfak için doğru ekipman seçimi, mutfak terminolojisi, yer ve konsept seçimi, maliyet kontrolü, satın alma, pazarlama, personel seçimi ve eğitimi, hizmet standartı oluşturma gibi konularda alanında uzman eğitmenler tarafından verilecek eğitim programını başarıyla tamamlayan katılımcılara MEB onaylı sertifikaları veriliyor.

Ders Gün ve Saatleri :
29 Nisan 2013
Hafta içi Pazartesi, Salı, Çarşamba 10:00 - 14:00 saatleri arasındadır.

Eğitim Ücreti
3.250.-TL + KDV

Profesyonel Aşçılık ve Pastacılık Eğitimlerini, Yiyecek içecek İşletmeciliği Eğitimi ile birlikte almak isteyen öğrencilere Yiyecek içecek İşletmeciliği Eğitimi üzerinden yüzde 10 indirim uygulanacak. 
 
EKS Mutfak Akademisi
Validebağ Meydanı, Koşuyolu Mehmet Akfan Sok. No:3-5/2 Kadıköy/ İstanbul
Tel: +90 216 325 15 00 / Faks: +90 216 325 05 32
e-mail: 
info@eksmutfakakademisi.com 

web: http://www.eksmutfakakademisi.com/

15 Nisan 2013

Bafetto'yu Keşfetmenin Tam Zamanı...

(İlkay Sümer, Baffetto Pizza, salatamız ve bendeniz...)

Bağdat Caddesi'nde tam da Şaşkınbakkal'da bu kadar güzel bir pizzacı olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Baffetto'yu çok sevdiğim lise arkadaşım Ayça sayesinde keşfettim. İyi ki de keşfetmişim. Şimdi resmen müdavimi oldum. Aslında ana cadde üzerinde. Ama geride olması nedeniyle caddenin o hengamesinden de uzak... Dekorasyonu son derece şirin. İnsan kendisini Avrupa'da bir restoranda yemek yiyormuş gibi hissediyor. Aynı hissi Nişantaşı'daki Kantin de veriyor bana:)  Baffetto'ya en son İlkay ile gittim. Onu da buranın müdavimi yaptım. Peki ben burayı neden bu kadar çok sevdim? Şimdi bu süreci madde madde aktaracağım:



1-Bir kere mekan konumu gereği son derece enerjik. İnsan saatlerce otursa da sıkılmıyor. Samimi bir ortam yaratılmış.
2- Çalışanlar son derece güler yüzlü...
3- Karanfilli ÇAYI son derece güzel. Yemekten önce ve yemekten sonra mutlaka için...
4-Masalarda pizza için özel keskin bıçaklar var. Kesmek için cebelleşmek zorunda kalmıyorsunuz.
5-Acı sos, sirke, limon suyu, zeytinyağı vs. hepsi sofrada. Teker teker rica etmek zorunda kalmıyorsunuz.
6- Mönü de çok eğlenceli. Dilerseniz pizzanızı iki ayrı çeşit yaptırabiliyorsunuz. Yani yarısı Akdeniz, diğer yarısı tavuklu gibi.



7- Karanfilli ÇAYI son derece güzel:)
8-Pizzaları kocaman. Biz iki arkadaş gidince bir pizzayı bölüşüyoruz. Ama gençler maşallah bir pizzayı hapur hupur götürüveriyor.İlkay ile olan fotoğrafımız da bu süreci açıkça yansıtıyor.


9-Eğer bir pizzayı bölüşücekseniz o zaman mutlaka yanında bir Akdeniz salatası söylemelisiniz. Bu salata pizzanın yanında süper iyi gidiyor. Son derece fresh. Bol peynirli, domatesli, akdeniz yeşillikli... Yeme de yanında yat cinsinden... Bu arada bebek enginar-parmesan da son derece iştah açıcı bir alternatif.
10-En son fesleğen, mozeralla ve jambon üçlemesiyle kendi pizzamızı yarattık İlkay ile. Ondan önce Sibel ile geldiğimizde de Prosciutto Funghi yemiştik. O da süperdi.  Dört peynirli pizzalarının yanı sıra brokoli ve ıspanaklı Greenpeace de son derece güzeldi.


11- Pizza öncesinde mutlaka şahane domates çorbalarından içmelisiniz. Yani nasıl anlatayım manyak bir lezzet. Çorba gibi değil de makarna sosu, özel bir et yemeği, kızgın kumlardan serin sulara kıvamında bir karışım.
12- Karanfilli ÇAYI son derece güzel:)
13- Pizzalarıyla ilgili minik bir eleştirim var. Konserve mantar kullanıyorlar. Bu da o eşsiz tat mekanizmasını ister istemez bozuyor. Taze mantar kullanabilir misiniz PLEASE???
14-House wine'larından da içtim. Ama çok memnun kaldığımı söyleyemem. Siz daimi bir şekilde karanfilli çay için:)))) 
15- Son olarak tatlı spesiyallerine gelelim. Ben elmalı crumble'ını çok sevdim. Dondurmayla servis ediliyor. Ama yerken zorlanıyorsunuz çünkü farklı bir kapta sunuluyor. Bu sunum tarzı değiştirilse müşteriler çok daha rahat yiyebilir. Nutella muzlu mini pasta da son derece leziz.
16- Fiyatlar son derece uygun. Pizzaların fiyatları 20 TL civarında değişiyor.

Bafetto
Yapı Kredi İkramiye Blokları 361/a
Şaşkınbakkal  Istanbul
afetto
Yapı Kredi İkramiye Blokları 361/a
Şaşkınbakkal  Istanbul
Tel: 0 216 360 12 07
bestpizza@bafetto.com
Tel: 0 216 360 12 07
bestpizza@bafetto.com

13 Nisan 2013

Civcivpare Olmadan Kahvaltı Da Olmaz:)



Bizim ailede kahvaltılar hep şölen kıvamında geçer... Şimdi haksızlık etmeyeyim. Sadece kahvaltılar mı? Aklınıza gelebilecek her öğün, anneannem Bibiz'in elinden çıkan her gıda ibadet gibidir. Yiyip yiyip tapınma ihtiyacı içine girersiniz. Anneannem, annem ve dedem... Üçü de mutfakta ayrı ayrı hünerlere sahip. Her birinin sanat eserlerini gün be gün paylaşacağım sizlerle. Bugünün yıldızı ise haşlanmış yumurtayla hazırlanan enfes bir kahvaltı spesiyali... Annem Aydan Kutmen'in bu kreasyonuna 'civcivpare'  adını verdim. Gözleri karabiber, gagası ve ayakları havuçtan oluşuyor. Mutlaka deneyin.  Sabah kahvaltılarına  inanılmaz bir sempatiklik katıyor.

12 Nisan 2013

MSA'in Barmenlik Eğitimleri 13 Nisan'da Başlıyor


Kariyer değişimi yapmak için illa bir mucizenin mi olması gerekiyor? Önünüze çıkan fırsatları değerlendirerek de fark yaratabilirsiniz. Örneğin, MSA'in eğitim programları da gıda sektöründe kariyer sahibi olmak isteyen kişilere yepyeni bir dünyanın kapılarını aralıyor. MSA'in en güncel eğitimi ise 13 Nisan'da başlayacak olan 'Barmenlik ve Miksoloji' eğitimi... Dünyanın her yerinde çalışabilecek profesyonel bir barmen olmak isteyenler için kaçırılmayacak fırsat olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Milli Eğitim Bakanlığı onayı ve City & Guilds akreditasyonu ile uluslararası profesyonel aşçılık diploması veren Mutfak Sanatları Akademisi, bu eğitimle de geleceğin yetenekli barmenlerini yetiştirecek. Öğrenciler eğitim sonunda T.C. Milli Eğitim Bakanlığı onaylı program sertifikası ile dünyanın her yerinde çalışma olanağı sağlayan uluslararası City&Guilds sertifikası almaya hak kazanacak. Bar ve servis eğitimi konusunda uzmanlaşmış personel ihtiyacının  karşılanması amacıyla hazırlanan “Profesyonel Barmenlik ve Miksoloji” eğitimine, profesyonel barmenliği öğrenmek isteyen adayların yanı sıra halen sektörde çalışan fakat mesleğe ilişkin temel bir eğitim almamış kişiler katılabiliyor.

Geleceğin profesyonel barmenleri, MSA’nın tam donanımlı bar eğitim sınıflarında çok sayıda ulusal ve uluslararası ödüle sahip Lucca’nın bar şefi Cevat Yıldırım tarafından yetiştiriliyor. Eğitim süresince bar organizasyonu, bar ekipmanları ve kullanımı, hijyen, içki grupları, kokteyl tarifleri ve barmenlik mesleğine dair bilgiler detaylı şekilde işleniyor. Profesyonel Barmenlik ve Miksoloji programı, 8 hafta MSA’da teorik ve pratik eğitim, 2 hafta staj olmak üzere 10 hafta sürüyor. Eğitim dönemini başarılı bir şekilde tamamlayan öğrenciler EuroPass geçerliliği ile dünyanın her yerinde çalışma imkanı sağlayan City & Guilds Barmenlik & Miksoloji ile T.C. Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifikaların sahibi oluyor. Cumartesi ve Pazar günleri 12.00-15.00 saatleri arasında düzenlenen programın ücreti 2 bin 950 TL.

Programlarla  ilgili ayrıntılı bilgiye  www.msa.com.tr; http://www.facebook.com//mutfaksanatlariakademisi adreslerinden veya
0212 290 35 50 /  444 9 MSA  numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.

11 Nisan 2013

Big Chefs Studio'da Kahvaltı Zamanı



Big Chefs markasının yaratıcısı Gamze Cizreli ile ilk kez Özyeğin Üniversitesi'nde düzenlenen bir girişimcilik panelinde tanışmıştım. İdeallerini gerçekleştirmek için yılmadan mücadele eden ve İstanbul Etiler civarında Avrupai bir kafe kültürünün yaratıcısı olan Cizreli, bu yolda emin adımlarla ilerliyor. Aslında ben en çok Tarabya Big Chefs'i seviyorum. Denize nazır, püfür püfür. Burayla ilgili anekdotlarımı daha sonra paylaşacağım çünkü bugünkü gündemimde Etiler'deki Big Chefs Studio var. Bunun en önemli nedeni de en çok sabah kahvaltısına aşık olmam.

Sabah kahvaltılarında değişik tatları keşfetmekten hoşlanıyorum. Big Chefs Studio'ya da bu nedenle gittim. Muazzam bir kahvaltısı var dediler. Sabah erken saatlerde gittim. Man in Black'ler vardı her yerde. Anlaşılan o ki, Etiler civarındaki işadamları da burada kahvaltı etmeyi tercih ediyor. Kahvaltının yanı sıra iş toplantılarını da burada yapıyorlar. Normalde yarım saatte bitmesi gereken bir kahvaltının 2-3 saat sürmesinin başka bir anlamı olamaz değil mi? Birbirinden özel lezzetlerle hazırlanan ‘Ev Kahvaltısı’ ve özel ‘Studio Kahvaltısı’na eşlik eden taze portakal suyu ve kahve ile misafirler, sabah keyiflerine keyif katıyor. Farklı tatlar arayanlar için, bir Big Chefs Studio spesiyali olan 'Sacda Sıcak Kahvaltı' güne sıcacık başlamak için ideal bir seçenek...

‘Eggs Benedict’ ve ‘Yumurtalı Ekmek’ ise kahvaltıda yumurtadan vazgeçemeyenlere farklı bir yorumla sunuluyor. Zengin kahvaltı seçeneklerinden ‘Ev Yapımı Granola’, ‘Peynirli Panini Tost’, ‘İspanyol Omlet’ ve daha birçok lezzet, zinde bir başlangıcın yanı sıra damaklarda eşsiz tatlar bırakıyor.

Bakery seçeneklerinden kruvasanlar, çeşit çeşit muffinler, sıcacık simitler, taptaze kek ve pastalar ise Big Chefs Studio konuklarını kapıdan girdikleri anda mis gibi bir kokuyla karşılıyor. Kahvaltı keyfine ofiste veya evde devam etmek isteyenleri de unutmayan Big Chefs Studio, bakery ürünleri ve sıcacık to-go kahveleri take-away olarak da sunuyor. Alın kitabınızı, ipad'inizi takılın valla burada saatlerce. Afiyet olsun hepinize şimdiden..

Nispetiye Cad. No:89 Etiler

10 Nisan 2013

Bibuçuk'un Hamburger ve Wrap'lerinin Hastasıyım

  

Caddebostan'da en çok sevdiğim yerlerden biridir Bibuçuk. Bir kere her şeyden önce ambiyansı inanılmaz keyifli. Hamburgerleri, wrapleri ve salataları gerçekten bomba.


Ben en çok isli çerkez peynirli burgerlerini seviyorum. Burger %100 dana etinden kalın çekilmiş kıyma ile yapılıyor ama kıyma denince bizim köfte kıyması gibi değil... Yerken ağzınıza gerçek dana eti parçaları geliyor. Bu üründeki yağ oranı standart ve dengeli. Ayrica sadece tuz ve değirmen biber ile tatlandırılıyor ve bir de Bibuçuk'a özgü doğal bir formül kullanılıyor. Lezzetinin de sırrı aslında bu.


Bir de bu keyfe Bibuçuk'un kendi üretimi çıtır burger ekmeği ve seçilen sos da eklenince siz hayal edin zevk cümbüşünü...


Özel olarak dinlendirilmiş ve marine edilmiş, süt dana ve kuzu etlerinden üretilen yüzde 100 etten yaprak döneri de tattım geçenlerde. Bu spesiyal de gerçekten başarılı. 


Dürüm, özel sandviçte, porsiyon veya pilav üstü olarak, yanında köz patlıcan, köz biber, patates püresi ve turşu alternatifleriyle servis ediliyor. Devrim Sirmen, Hakan Akalın, Mehmet Akkent olmak üzere üç kurucu ortağın muhteşem dinamizmi,  güler yüzlü servis ekibi ve executive şefi Erdal Sularoğlu’nun enfes spesiyalleriyle Bibuçuk, Bağdat Caddesi’nin en gözde mekanlarından biri. Sularoğlu'nun enfes kanatlarını ve burgerlerini tatmadıysanız, inanın çok şey kaybediyorsunuz.

Beyoglu                0212-2447010
Suadiye                0216-3804020
Caddebostan        0216-4677050
Ataşehir ekspres   02126-6888388


9 Nisan 2013

Kayra Restoran Haftası'nı Takip Edecekseniz Bu 7 Restoranın Spesiyallerini Tatmanızda Fayda Var




Bu ay Time-Out Dergisi sayesinde 4-24 Nisan tarihleri arasında düzenlenen Kayra Restoran Haftası'nda hangi restoranlarda farklı etkinlikler olduğunu öğrenme şansına sahip oldum. Yemekleri tarttım biçtim. Mekanların popülerliğine ve spesiyallerin lezzetlerine göre bir sınıflandırma yaptım. İlla da bu etkinliğe gideceğim diyorsanız, o zaman bu restoranları tercih edin... Hem lezzetten hem de fiyattan pişman olmayacağınıza eminim.

1-Mira Balık/Arnavutköy
Ege otlu levrek sarma, balık böreği, portakal soslu somon ızgara veya asma yaprağında levrek (2 kadeh Terra Narince veya Terra Kalecik Karası eşliğinde) Kişi başı 50 TL ve 19:00-20:00 saatleri arasında geçerli. (0212 265 31 31)

2-Cento Per Cento/ Şişli
Risotto topları, breasola, mozeralla dilimi ve domatesten oluşan antipasti plate, ravioli ricotta ve porcini mantarlı ravioli, trüf sos ve parmesan. Enginarlı Lagos balığı, beyaz şarap sos ve ıspanak. Tatlı olarak ise mini tiramisu ( 2 kadeh Kayra Vintage Chardonnay veya Nobilo Pinot Noir ile servis edilecek) Kişi başı 50 TL (0212 232 62 02)

3-Biber/ Nişantaşı
Tavuklu patates sarma, somon tataki, mini köfte burrito. (2 kadeh Kayra şarabı eşliğinde) Kişi başı 50 TL (0212 23141 05)

4-Jack Russell/ Meşrutiyet Caddesi
Köy ekmeğinden avokadolu bruschetta, kadayıfa sarılı çıtır karides, sweet chili sos, sebzeli bonfile sarma, hardal sos. ( 2 kadeh Antares Merlot veya Echo Falls Merlot) 50 TL (0212 377 70 00)

5- Midpoint /Tüm şubeler)
İki farklı mönüsü var: Birincisi: Safran soslu kalamar, fırında krema soslu levrek ve mürdüm erikli tart  (2 kadeh Terra Sauvignon Blanc)
İkincisi: Füme antrikot, ıspanak yatağında mantar soslu bonfile dilimleri, çilekli meringue ( 2 kadeh Terra Kalecik Karası eşliğinde) 50 TL

6- Babbo /Fenerbahçe
Bruschetta, parmesanlı roka salata, keçi peynirli pestolu pizza ( 2 kadeh Terra Kalecik karası ile servis ediliyor) 50 TL

7-Köşebaşı/Maçka
Fıstıklı kebap, abagannuş, gavurdağı salatası, dondurmalı irmik helvası ( Kayra Vintage Öküzgözü 2010 eşliğinde) 50 TL (0212 230 38 68)

8 Nisan 2013

LEVENT BÖLGESİNDEKİ YÖNETİCİLERİN BULUŞMA NOKTASI HOTPLATE


Bugün size Levent'in en bomba mekanlarından birini tanıtmak istiyorum yani HotPlate'i... Kanyon Alışveriş Merkezi'nin arka giriş kapısında yer alan HotPlate, 2011'den bu yana hizmet veriyor. Yeni restorasyonun ardından 107 kişiye yemek servisi yapılıyor. Alkol ruhsatı da bulunan HotPlate, müşterilerine mesai sonrasında son derece keyifli bir atmosfer vaat ediyor. Burayı keşfetmemdeki en büyük etken aslında Ömer Abi'mdir. Kendisi, çok yakın bir arkadaşının Kanyon Alışveriş Merkezi'nin oralarda yani Levent'te çok keyifli bir restoran açtığını söyledi. Küçük bir ön araştırma yaptım ve gerçekten de HotPlate'in özellikle iş dünyasının en çok tercih ettiği restoranlardan biri olduğunu öğrendim.


Eczacıbaşı, Finansbank, Garanti, Ogilvy Reklam Ajansı, Turkcell, Garanti, Manajans, Michael Page, Sanofi Avensis, GlaxoSmithKline gibi kurumların önde gelen yöneticileri saat 12:00'yi gösterdi mi soluğu HotPlate'de alıyor. Nereden mi biliyorum? Çünkü röportaj için gittiğimde bizzat gözlemledim. İnsanlar oturacak yer bulamıyor. Bunun en önemli sebebi ise hızlı, lezzetli, hijyenik ve uygun fiyatlı mönüsü ve güler yüzlü servis personeli... 


HotPlate'in öyle bir yaprak sarması var ki, insan hatır hutur kendi parmağını da yalayıp yutmak istiyor. O derece lezzetli. Zaten bu lezzeti ilk keşfeden de ev kadınları olmuş. Bazı günler, dört kilo sarma alıp giden müşteriler bile oluyormuş. Aynı şekilde mantıları da çılgınca lezzetli. Hele çıtır ev mantısı diye bir spesiyalleri var kii offf yani offf... Tok olanı acıktırır. Aç olana ne yapar bilemiyorum yani:)


Sonraaa Çin böreklerinin de müptelası oldum ben. Hotplate böreği olarak geçiyor. İşte bu börek soya sosuyla yenildiğinde tarifsiz bir lezzete dönüşüyor. Kurt gibi uluyabilirim zevkten:) Yoğurtlu köftenin yanı sıra sebzeli tavuklu noodle, tavuklu quesadilla, köfteli wrap, ev yapımı özel hamburger ve mis gibi salataları da mutlaka tadılmalı.


Bu arada mönüye yeni giren tavuk çökertme kebabı, köfteli çökertme kebabı, fish and chips, buffalo wings, bonfile ızgara ve hardal soslu tavuk gibi lezzetleri de unutmayalım.


Tabii bu başarıda en büyük pay, HotPlate'in genç ve yaratıcı executive şefi Uğur Serdar'ın. Öğle molalarını en lezzetli ve en hızlı şekilde değerlendirmek isteyen orta ve üst düzey yöneticilere hitap eden HotPlate, Türk yöneticilerin yanı sıra yabancı yöneticilerin de gözdesi konumunda. Bunun en önemli sebeplerinden biri de dünya, İtalyan ve Çin mutfaklarında uzmanlaşan Uğur Serdar’ın, mönüyü oluştururken geleneksel Türk lezzetlerine de farklı bir dokunuş katması... Çıtır mantı, yoğurtlu köfte, Kıbrıs köftesi  gibi lezzetler, yabancı işadamlarının en favori seçenekleri arasında yer alıyor. Özellikle hellim peyniri ve patates rendesiyle hazırlanan Kıbrıs köftesinin çılgın bir lezzet olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Açık mutfak olduğu için müşteriler, siparişini verdikleri yemeklerin hangi koşullarda hazırlandığına birebir şahit oluyor. Porsiyonlar ise oldukça doyurucu.  Lezzetli spesiyaller, hoş bir sunumla servis ediliyor. Tüm bu pozitif değerlere uygun fiyat kombinasyonu da eklenince, mekan ister istemez dolup taşıyor. 2004 yılından bu yana gıda sektöründe hizmet veren Uğur Serdar; Sosa, Antalya Kulüp Aura, Homestore Akmerkez gibi mekanlarda görev yapmış bir isim. Aynı zamanda Türk Aşçılık Milli Takım eski kaptanlarından Serkan Bozkurt ve Feridun Korkmaz’ın yetiştirdiği önemli genç yetenekler arasında gösteriliyor.


Uzun yıllar Hollanda’da yaşadıktan sonra Türkiye’ye dönen ve Cihangir’de kazandığı restoran işletmeciliği tecrübesini HotPlate’e taşıyan Sibel Müftüoğlu, eşi Ziya Müftüoğlu ve kardeşi Uğur Karayetiş’in de kurucu ortağı olduğu bu mekanı farklılaştıracak yeni projelerin peşinden koşuyor. HotPlate bünyesinde görev yapan servis ve mutfak ekibi de güler yüzlü ve dinamik bir performans sergiliyor. Ekibin başarısının ardında yatan en önemli güç ise kurucu ortakların bitmek bilmeyen dinamizmi ve pozitifliği… Açık mutfağa sahip olan mekanda öne çıkan bir diğer önemli ayrıntı ise hijyene her şeyden çok önem verilmesi. Mutfak ve servis ekibi gerçekten de arı gibi çalışıyor. 10:00-12:00 ve 12:00-14:00 saatleri arasında inanılmaz bir sirkülasyon yaşanıyor. Her bir müşteriye aynı özen ve güler yüzle hizmet veriliyor.

Sabah ve öğle yemeği servisinin dışında iş dünyasının önde gelen kurumları uzun süreli toplantılarda HotPlate’in toplantı paketlerini tercih ediyor. Sabah kahvaltılı bir toplantı organizasyonu olacağı günlerde de sıcak simitin eşlik ettiği hoş bir kahvaltı paketi sunuluyor.
EXECUTIVE ŞEF UĞUR SERDAR‘DAN YOĞURTLU KÖFTE TARİFİ

( BU KIYAĞIMI DA UNUTMAYIN:)))

Malzemeler:
-250 yoğurt
-Panini ekmeği
-9 adet özel hazırlanmış Hotplate mini köfte
-1 adet domates
-Yarım adet ince doğranmış soğan
-3 yemek kaşığı zeytinyağı
-1 çay kaşığı kekik
-1 çay kaşığı kuru nane
-1 tutam maydanoz
-Yarım çay kaşığı öğütülmüş tane karabiber
-1 diş sarımsak
Hazırlanışı
Wok tavayı kısık ateşe alıp soğan ve sarımsağı pembeleşene kadar kavurun. Üzerine rendelenmiş domates ekleyip pişirin. Domates sosu pişmeye yakınken kekik, kuru nane ve maydanoz ekleyin. Hazır olan sosa mini köfteleri ilave edin. Köfteleri sosta 2-3 dakika kaynatın. Sosun köftelere geçmesini sağlayın. Ayrı bir tavada kup şeklinde doğranmış panini ekmeğini tereyağında yaklaşık bir dakika çevirin. Daha sonra tereyağında çevrilen ekmekleri tabağa ortası boş kalacak şekilde yerleştirin. Tabağın ortasına ise domates sosunu çeken köfteleri koyun. Yaklaşık 3 kepçe yoğurdu ekmeklerin üzerine dökün. Son olarak yoğurdun üzerine zeytinyağı ve pul biberden oluşan acı yağ sosunu gezdirin.
HotPlate:
Büyükdere Cad. Eczacı Ali Kaya
Sok. No. 4 Pol Center Kapı No. 35
Levent-Beşiktaş
Tel: +90 212 324 55 88
info@hotplate.com.tr
www.hotplate.com.tr

4 Nisan 2013

Gökkuşağı Kıvamında Bir Sebze Karışımı


Dün Çemberlitaş taraflarında bir röportaja gittim. Oradan çıkışta biraz gezinmek maksadıyla Kapalı Çarşı'ya daldım. Sağa sola bakınırken baharatçının önünde zınkk diye durdum. Bir yıl kadar önce kuzenim Dicle beni şahane bir karışımla tanıştırmıştı: Kurutulmuş sebze mucizesi... Bu karışımı ilk keşfeden ise Dicle'nin eşi Ata Erkul oldu. Nasıl olduysa Ata'nın yolu Mısır Çarşısı'na düşmüş. Oradan da bu gökkuşağı kıvamlı sebze karışımını almış. Neyse uzun lafın kısası Dicle bana bu kurutulmuş sebzeleri gösterince inanın aklım bir anda karıştı. Bu karışımla neler yapılacağına dair çılgın fantezilere daldım. Sonra aklıma bir fikir geldi. Buzdolabından 2 yumurtayı kaptığım gibi çırptım. İçine tuz, kırmızıbiber, karabiber, kaşar rendesi ve kıyılmış taze soğan ekledim. Sonra da üzerine bu sihirli sebze kurularından serpiştirip mis gibi tereyağında omlet yaptım. Dicle ile iki saniyede kendimizden geçerek götürdük bu omleti. Yanında ayıptır söylemesi, tavşan kanı çay, şahane kuru et ve lor peynirli domates olunca, kendimize tam anlamıyla bir ziyafet çektik... O gün bugündür gideyim de Mısır Çarşısı'ndan şu karışımdan alayım diyordum. Ama kısmet işte ancak dün alabildim. Aslında Mısır Çarşısı'ndan alsaydım çok daha uygun olacaktı. Kapalıçarşı'da turist olmamama rağmen sanırım biraz yabancı etiketi yedim. Karışımın kilosu 140 TL'ydi. Alayım mı almayayım mı? Diye düşünürken, 'bırak pintiliği kızım' dedim içimden. '100 gram al, beğenmezsen bir dahaki sefere Mısır Çarşısı'ndan alırsın' dedim. 14 TL'yi verip çıktım. Sonra bir 200 metre ilerledim. Aynı karışımın kilosu 120 TL'ydi. Mısır Çarşısı'nda bunun kilosu kesin 70-80 TL falandır. Ne yapalım artık helal olsun. Pahalı, mahalı en azından artık benim de şahane bir kurutulmuş sebze karışımım var. Kerevizler, kırmızıbiberler, fesleğenler, lahanalar vs.... Tablo gibi yaa, kelimenin tam manasıyla tablo gibi... Bu karışımla şu an leziz makarnalar, et spesiyalleri ve enfes omletler yapmayı planlıyorum.


3 Nisan 2013

Özgür Şef'in Sucuğu Adamı Depresyondan Bile Çıkarır:)




Özgür Şef'in oldum olası hastasıyım. Televizyon programlarının zaten müptelasıydım. Restoranını Kalamış'a açtığında ise tam anlamıyla müdavimi oldum... Çiftehavuzlar'da oturduğum için Ataşehir'deki  Özgür Şef, bana uzak kalıyordu. Kalamış ise yürüme mesafesinde... Liseden kızlarla fırsat buldukça sık sık gidiyoruz Özgür Şef'e. Ambiyansı, yemekleri, garsonların güler yüzlülüğü, efendim daha ne diyeyim sucukları, köfteleri, burgerleri, lokumları, katmerleri  10 üstünden 11'i hak ediyor. En son Bodrumlu Pınar-Ömer  çiftiyle gittik Özgür Şef'e. Bira eşliğinde şahane bir et keyfi yaptık. 



Tabii kuzenim Dicle Erkul'u da unutmayalım... İşte o gün farklı bir serüven başladı bizde. Ama bu serüvenin baş kahramanı et ya da burgerler değil, tabii ki de o tavada yağ bile bırakmayan bonfilemsi sucuklardı. Eğer şarküteri ürünü olarak bugüne kadar farklı markalar adı altında tükettiğimiz şey sucuk ise o zaman Özgür Şef'te yediğim sucuk neydi? Olsa olsa 'Suuuuuucccccukkkkk' olabilir. Mönüye bakarken inanın iştahtan psikolojim bozuldu. Yukarıdaki fotoğraftan da anlaşılıyordur. İnsan aynı anda her şeyi yemek ister mi?  Laf aramızda alamıyorum ya artık normal sucuk. Bakıyorum buzdolabına. Bittiyse koşa koşa Özgür Şef'e gidip vakumlattırıyorum en iri olanlarından. Hafta sonuna bu sucuklarla uyanmak istiyorum. Tavadaki cızırtıları duyarak iştahımın açılmasını istiyorum. Sonra o kokuyu içime çekerek sucuğa kana kana doymak istiyorum... 


700-800 gramlık olanları 40-45 TL falan. Ye, ye bitmiyor. Öyle bir bereketli ki sormayın. 300-400 gramlık olanları da 17-25 TL civarında. Perşembe günü Bodrum'a gidiyorum. Ergeneli çiftini de benim gibi Özgür Şef sucuğu müptelası yaptım. Gelirken iki kangal sucuk rica ettiler. Minik sucuklardan kaldığını görünce moralim bozuldu. En heybetli olanlardan almam gerekiyordu çünkü. Bir de üstüne vakum makinesinin bozulduğunu öğrenince şoka girdim. Hayallerim yarına kaldı:) Ama halledeceğim bu işi. Sözüm söz...



Şimdi Özgür Şef'in sucuğunu bu kadar övdük ama köftesini de yabana atmayın. Nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama köfteler hem çok güzel pişiyor hem de içi hafif ıslak kalıyor. Bu da bir oturuşta 5-6 köfte yemenize neden oluyor. 


Patates kızartmaları inanılmaz lezzetli. Salataları da son derece fresh.  Sucuk ve köfte porsiyonlarının ardından bir porsiyon da lokum götürdünüz mü tam kıvama gelmişsiniz demektir.  Ve sonunda da meşhur dondurmalı katmerden yemelisiniz. O çam fıstıkları yok mu? Mis misssss. Şimdiden afiyet olsun...
http://www.ozgursef.com/

Related Posts with Thumbnails