27 Şubat 2010

2 girişimci anne, binlerce anneyi anneysen.com’da buluşturuyor!




Anne ve anne adaylarının toplandığı bir sosyal ağ olan anneysen.com anneliğin zorluklarının ve keyiflerinin paylaşıldığı interaktif bir platform. etohum tarafından 2010 yılında yatırım yapılabilecek 15 internet girişiminden biri olarak seçilen ve kurulalı henüz bir ay olmasına rağmen 3000’den fazla annenin yer aldığı anneysen.com üye sayısını her geçen gün hızla artırıyor.


‘Anneleri en iyi anneler anlar’ anlayışından yola çıkan iki girişimci anne, annelerin ve anne olacakların ihtiyaçlarını göz önüne alan yeni nesil bir iletişim platformunu annelerin paylaşımına açtı. Açıldığı andan itibaren büyük ilgi gören anneysen.com’da anneler, evde çocuklarıyla baş başayken bile birbirleriyle iletişim kurabiliyor, sorularını sorabiliyor, sitede bulunan 50’ye yakın uzmandan yardım alabiliyor.

Annelerin doğasındaki çabuk çözüm odaklı, en hayati meselelerde doğru kararlar alabilme yeteneği, yaratıcı ve sonuç alıcı enerjileri anneysen.com’un toplumsal açıdan faydalı, interaktif ve çok işlevli bir anne sitesi olmasını sağlıyor. Siteyi mükemmel kılan özelliklerden biri de sosyal ağın en büyük avantajlarından biri olan “insanlar üzerinden üretkenlik” ilkesiyle hareket etmesi, üretkenliği sadece bir rakam veya süreç olarak görmeyip insan boyutunu hesaba katabilmesi. Bu noktadan hareket eden anneysen.com anneliğin zorluklarını azaltmayı, anneliğin keyiflerini ise paylaşımla büyütmeyi hedefliyor.

anneysen.com kurucularından Aylin Çakır bu girişimin hikayesini şöyle özetliyor: “Bence anneysen.com’un bu kadar hızla büyümesinin altında yatan en temel neden gerçek ihtiyaçlardan yola çıkması ve anneliğin getirdiği paylaşımcı ruhu ön plana alması. Bunları yaparken de Türk annelerinin ihtiyaç ve beğenilerini doğru ele alması. Erkek egemen bilişim ve internet sektöründe, iki girişimci kadın olmanın heyecan ve mutluluğunu yaşıyoruz.”

Teknolojiyle ilişkisi ne seviyede olursa olsun her yaştan ve eğitimden annenin siteyi kolay kullanmasına öncelik verildiği için paylaşmak, sormak, bilgi almak da oldukça kolay ve keyifli. Akıllı arama fonksiyonu sayesinde anneler tek bir tuşla istediklerine ulaşabiliyorlar. Ürettikleri içeriği seçtikleri kişilerle paylaşabiliyorlar. Gizlilik ayarları da anneler tarafından değiştirilebiliyor.

anneysen.com’da anneler, arkadaşlarını ya da arkadaş olabilecekleri anneleri buluyor. Diğer annelerin tecrübelerinden faydalanmak için sorular soruyor. Çocukları yaşıt olan, benzer sorunları paylaşan ya da ilgi alanları aynı olan anneler ortak gruplar kurabiliyor. anneysen.com anneleri, kendi sayfa tasarımlarını yapmaktan, fotoğraf paylaşmak ve yazılar yazmaya kadar çeşitli fonksiyonlarla kendilerini ifade edebiliyorlar.

Elbette böylesine iyi odaklanmış bir alanda bu denli başarılı bir platform kuran anneysen.com, genç girişimcileri destekleyen, internet ekosisteminin oluşması ve gelişmesi için çalışan etohum’un da dikkatini çekti. anneysen.com etohum tarafından 2010 yılında yatırım yapılabilecek 15 internet girişiminden biri olarak seçildi.

Sitenin elde ettiği başarının altında yatan en önemli nedenin ise, işe yarayan bir fikirle insanlara değer katma ve girişimcilik ruhunu her ne olursa olsun koruma felsefesinden asla vazgeçilmemesi olduğunu vurgulamak gerekiyor.

Birbirlerine destek olan ve paylaşan annelerin dünyası anneysen.com’a www.anneysen.com adresinden ulaşılabiliyor.


anneysen.com

Anneler için yeni nesil iletişim platformu olan anneysen.com, annelerin paylaşıma en çok ihtiyaç duyan insanlar olmasından hareket eden girişimci iki anne Aylin Çakır ve Pınar Şimşek tarafından 2010 yılının ocak ayında kuruldu. Kurucu ortaklardan 1997 Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan ve MBA derecesini International University of Japan’den alan Pınar Şimsek, ilköğretim öğretmenliği ve öğretmen eğitimi görevlerinde bulunmuştur. Diğer kurucu ortak ve yine 1997 Boğaziçi mezunu olan Aylin Çakır ise on bir yıl süreyle Eczacıbaşı-Georgia Pacific ortaklığı olan İpek Kağıt’ta yönetici olarak görev almıştır. Diyet, sağlık ve hukuktan astrolojiye, çocuk yemeklerinden psikolojiye dek birçok alanda sorularına cevap bulacak olan annelerin ve anne adaylarının, anneliğin zorluklarını ve keyiflerini paylaşabilecekleri bir sosyal medya sitesi olan anneysen.com’un 3000’den fazla üyesi bulunuyor. http://www.anneysen.com/

25 Şubat 2010

Sulu Köfte




Malzemeler : ( 4 kişilik )

1 adet orta boy havuç
1 adet patates
1 tatlı kaşığı tuz
1 silme çorba kaşığı un
1 yumurta sarısı
Yarım limonun suyu
5 su bardağı sıcak su
Üzeri için kıyılmış maydanoz

Köfte için :

1 orta boy soğan
100 gr kıyma
2 çorba kaşığı pirinç
1 silme tatlı kaşığı un


Hazırlanışı :

Havuç ve patatesleri soyup, küçük küçük küp şeklinde doğrayın ve derin bir tencereye alın.

Üzerlerine sıcak suyu ve tuzu ilave edip, orta ateşte haşlanmaya bırakın. Kaynarken oluşan köpükleri kaşıkla alın.

Çorbanın köfteleri için kıyma, pirinç, karabiber, tuz ve unu bir kaba koyun.

Soğanı rendeleyin ve suyunu kıymalı harca ilave edip yoğurun. Elinizde yuvarlayarak küçük toplar yapın ve birkaç kaşık un koyduğunuz bir kapta köfteleri una bulayın.

Haşlanan sebzeler yumuşamaya başlayınca 1 tatlı kaşığı una 2 yemek kaşığı soğuk su ilave edin ve topaklanması geçene kadar karıştırın.

Daha sonra sebzelerin suyundan bir kepçe alıp unlu karışıma ekleyin, karıştırdıktan sonra bu karışımı tencereye ilave edin.

Kaynamaya başlayınca köfteleri de tek tek içine atın ve köfteler pişene kadar orta ateşte pişirmeye devam edin. Oluşan köpükleri bir kaşıkla alın.

Çorbanın kıvamı yoğunlaşırsa bir miktar dahasıcak su ekleyin.

Köfteler de piştikten sonra bir kasede yumurta sarısını ve limon suyunu çırpın ve kaynayan çorba suyundan içine bir kepçe ilave edip karıştırın.

Daha sonra yumurtalı karışımı yavaş yavaş, bir yandan karıştırarak çorbaya ilave edin ve bir taşım kaynadıktan sonra ocaktan alın.

Çorbayı üzerine kıyılmış maydanoz ekleyip servis yapın.

Afiyet olsun...


BhR & PnR

24 Şubat 2010

Mutfağınızda Berillo’ya, hayatınızda zarif detaylara yer açın



Zengin mutfak portföyünde 14 seri ve bu serilere bağlı 30 farklı model bulunduran Vanucci, ahşabın sıcak görünümüne zarif detaylar ekleyen Berillo ile klasik ve sade mutfaklar yaratıyor.



Her boyuttaki mutfak için sayısız çözüm sunan ve özgün tasarımlarıyla kullanıcılarına yeni bir yaşam tarzı kazandıran Vanucci, ahşabın sıcaklığını Berillo ile mutfağınıza getiriyor. Üç yapraklı zarif motifi ve dolap kapaklarındaki pirinç kulpları ile klasik tasarımına hareket katan Berillo ile mutfaklar sade ama göz alıcı bir görünüme kavuşuyor. Estetik ihtiyaçları zarif detaylarıyla karşılayan Berillo, işlevsel özellikleriyle de büyük bir kullanım kolaylığı sunuyor. Düzenli depolama olanağı sunan kiler dolapları, geniş kullanım alanı yaratan derin sürgüler, çekmece içlerinde özel çatal kaşıklık sistemleri ve köşe dolaplarındaki yaratıcı çözümler Berillo’ya sahip olmanın keyfini ikiye katlıyor.


Vanucci hakkında


2005 yılında kurulan Vanucci, ahşap dekorasyon ürünleri sektörünün 1995 yılında kurulan deneyimli firması Prodek bünyesinde ve Türk gayrimenkul sektörünün konut pazarı alanındaki lider firması Sinpaş Grubu’nun bir iştiraki olarak faaliyet gösteriyor. Vanucci’nin zengin ürün portföyü mutfak ve banyo olmak üzere 2 ana gruptan oluşuyor. Firma ayrıca bu grupları destekleyen zengin aksesuar seçenekleri de sunuyor. İnsan sağlığına duyarlı malzemelerle üretilen Vanucci ürünlerinde ağırlıklı olarak ahşap, lake ve bunların kombinasyonları kullanılıyor.

23 Şubat 2010

Anadolu Yakası'nın İlk Büfesi ; Petek Büfe





Çek bir ‘Artist’

Kadıköy’deki Petek Büfe’nin müdavimi olmamak elde değil. Yıllardır büyük bir iştahla ikişer üçer götürdüğüm sosisli sandviçlerden aldığım tadı başka yerde bulamıyorum. Büfe sahibi Serdar Es’le tanıştıktan sonra işin sırrı çözüldü. Petek, 55 yıllık geçmişiyle Kadıköy’ün en eski büfesi. Hatta Anadolu Yakası’nda açılan ilk büfe. Es, “Bizim ailenin erkekleri çok güzel yemek yapar. Bulgur pilavında üstüme yoktur. Burada da aynı marifeti devam ettiriyoruz. Eskiden Bahariye Caddesi’ndeki Beşer Apartmanı’nın pasajındaydık. Bize telefon açıp üç kişilik sinema bileti almamızı rica ederlerdi. Matineden 15 dakika önce gelip sandviçlerini yerlerdi. Buraya gelen müşterilerle oldukça samimiyiz. Senelerin verdiği rahatlıkla aile gibi olduk. Dertleşip, hal hatır soruyoruz. Şimdi biraz daha aşağı taşındık” diyor. Es, babası Mehmet Bey’in başlattığı işi devam ettiriyor. İşine aşık. Sabahın altısında büfeye gelip gece geç saatlere kadar çalışıyor. Müşterilerine lezzetli sandviçler hazırlayabilmek için çırpınıyor, kaliteden asla ödün vermiyor. Petek’i Petek yapan ise dillere destan Artist’i. Amerikan salatası, domates ve turşu bolluğundan sosisi göremiyorsunuz. Tost makinesinde ısıtılıp önünüze sıcacık getirilen sandviçlerden bir ısırık almanızı şiddetle tavsiye ediyorum.




Mutsuzluğa bire bir

40 yıl önce yarım ekmeğe yapılan Artist’ler salçalı sosa batırılıp ikram edilirmiş. Her sabah 30 kiloluk Amerikan salatası hazırlanıyor. Mayonezi de kendileri yapıyor. Sosisli sandviçler üç aşamadan geçiyor. Sosisler 85 derecelik su havuzunda piştikten sonra özel karışımlı salça tenceresinde bekletiliyor. Sandviç ekmeğinin arasında konduktan sonra tost makinesinde ekmekle beraber ısıtılıyor. Artist, gerçekten de strese mutsuzluğa ilaç gibi geliyor. Tüm sıkıntılarınızdan bir çırpıda kurtuluyorsunuz. Anjelik, Nazgül, Kozmik, Babikko gibi sandviçleri de var… Petek Büfe’de kullanılan etler ise Bolu Taşkesti’den geliyor. Yenidoğan’daki tesislerinde kendi sosis ve salamlarını üretiyorlar. Yaş ortalaması 60 olan müdavimler, eski usulden hala vazgeçmemiş. 80’li yıllarda döner yapmaya başlamışlar. 12.00’de başlayan döner servisi, 15.00 olmadan bitiyor. Çeşni adını verdikleri dönerli sandviçler ağızda lokum gibi dağılıveriyor.



BhR

22 Şubat 2010

Trenddesk


Yerel ve küçük


Türkiye'nin ilk trend danışmanlığı şirketi olarak öne çıkan Trenddesk'e göre 2010'da gıda sektöründe 'yerel ve küçük' kavramı öne çıkacak




Trenddesk Yönetici Ortağı Zeynep Arhon, 2010'da yerel ve küçük olan, az üretilen, zanaat ve ustalıkla şekillenen ürünlerin yıldızının yükseleceğini vurguluyor. Lüksün hedef kitlesi bilgisi ile ayrışan, özel deneyimlerin değerini anlayan bireylere dönüyor.


Anlatmaya ve hatırlamaya değer bir hikâyesi olan markalar öne çıkıyor. Arhon, yerel ve küçük stratejisini farklı örneklerle anlatıyor: "San Fransisko’daki ‘We Love Jam’ her yıl az miktarda kayısı reçeli üretiyor. Reçelin özelliğini bilenler aylar öncesinde şirketin internet sitesinde sıraya giriyor. Reçel yeryüzünden silinmekte olan ‘Blenheim’kayısısından üretiliyor. We Love Jam, dünyadaki sayılı Blenheim bahçelerinden birinin sahibi; elde ettiği gelirin bir kısmını türün korunması için harcıyor. Gülor Şarapçılık ‘gece kadar siyah’ Cot-n şarabını sınırlı sayıda ve seçkin noktalarda, farklılığını anlayan küçük bir kitleye sunuyor. Henüz lanse edilen Cot-n şarabının fidesi, fıçısı hatta mantarı Fransa’dan getirildi. Fakat lezzetinin özü Şarköy’ün verimli topraklarından ve şarabı sevdikleriyle paylaşmak arzusu ile yaratan ekibin özeninden geliyor."

 
 

21 Şubat 2010

Şarap Tadımı



Şarap tadımına başlamadan önce tadım yapılacak ortamın uygun olmasına dikkat edilmesi gerekir. Görsel inceleme için bol ışıklı bir mekan (tercihan doğal ışık) veya tadım yapacağınız masanın iyi aydınlatılmış olması, kokusal inceleme için; ortamda şarabın kokularını etkileyecek başka kokuların olmaması, parfüm sürmemiş olmanız veya yanınızda ağır parfüm süren birilerinin olmamasına özen gösterilmelidir. Bununla birlikte, tatsal inceleme için tadım öncesinde bol yağlı ve baharatlı yiyecekler yememeye özen gösterilmesi şarabın iyi algılanması için önemlidir.

Tadım masasında damağı temizlemek için su, ekmek veya galeta, şarabın havalanması için karaf bulunması gerekir. Sağda görülen standart tadım kadehi kullanılması burnun kadehe oturması bakımından algılamaya yardımcı olur. Her şarap için bir kadeh kullanmak gerekir. Kadehe alttan ışık yansıması için ya masada beyaz örtü olmalı yada bunun yerine beyaz bir peçete de aynı işi görebilir. Ağza alınan şarap yutulmak istenmediğinde kullanılmak üzere uygun bir kap tükürük hokkası yerine geçer.

Birden fazla şarap tadılacak ise şarap sıralaması yapmak önemlidir. Sıralamayı yaparken şarapların tatlarının birbirini engellememesi esas alınır.

Önce beyazlar sonra kırmızılar tadılır. Şeker oranlarına göre sıralama; Sek, dömisek ve tatlılar şeklindedir. Yaşlarına göre ise önce genç şaraplardan başlamak gerekir. Ancak tadılacak şarapların yapıları hesaba katıldığında yaş sıralaması değişir. Yani yaşı gençte olsa gövdeli şaraplar sona bırakılır.

Şarapların sıcaklıkları da önemlidir. Kırmızılarda genel kanı olarak oda sıcaklığı yanlış bir davranış olarak yerleşmiştir. Ağustos ayında İstanbul'da 25 derece olan oda sıcaklığı Urfa'da 40 dereceyi bulmaktadır. Her iki oda sıcaklığı da şaraplar için uygun değildir. Önemli olan şarabın hangi sıcaklıkta bize kendini daha iyi gösterdiğidir. Bu bakımdan ele alındığında şöyle bir tablo ortaya çıkmaktadır.

Kırmızılar: 16-18 derece.

Beyaz ve rozeler: 6-10 derece.

Köpüklü şarap ve şampanyalar: 4-6 derece.

Bununla birlikte şarabın etiketine üreticisi tarafından yazılan sıcaklık önerileri de size yardımcı olacaktır.

Şarap tadımı şu aşamalarda gerçekleşir:

1- Görsel İnceleme

2- Kokusal İnceleme

3- Tatsal İnceleme

4- Genel Değerlendirme


Görsel İnceleme

Kadehe 1/3 ölçüsünde konulan şarap 25-30 derece eğilerek beyazdan yansıyan ışıkta kontrol edilir. Rengindeki parlaklık, canlılık ve berraklık aranılması gereken unsurlardır. Beyaz veya kırmızı şarapların rengi ve renk yoğunluğu bize yapıldığı üzümün cinsi, şarabın yaşı ve üretildiği iklim koşulları konusunda ön bilgiler verir.


                        

Sağ ve sol kadehte bulunan şaraplardaki renk farklılıkları bize şu bilgileri verir. Sağ kadehteki şarap ortadan kenarlara doğru tonlama yaparak gider. Bu tonlamalar ne kadar fazla ise şarap o kadar iyidir ve yıllanmaya uygun bir şarap olduğunu gösterir. Sol kadehteki şarap genç bir şaraptır ve kenara doğru gittikçe fazla tonlama yapmaz, kenarda aynı rengin açık tonu vardır ve beyaza doğru hızlı bir geçiş yapar. Aşırı filtre edilmiş şaraplar da fazla tonlama yapmazlar ve daha mat bir renge sahip olurlar.

Kadehteki rengi şarabın yapıldığı üzümün cinsi hakkında da bize bilgi verir. Genç bir Cabernet Sauvignon yakut kırmızısı renginde, Şiraz mor kırmızı ve Zinfandel daha çok mor renktedir. Gamay Beaujolais açık kırmızı, Kalecik karası açık, Pinot Noir ise soluk bir renge sahiptir.

Ancak kırmızı şarapların yaşlandıkça renklerinin solduğunu unutmamak gerekir. Gençken menekşe, yakut, ve vişne renginde olan kırmızı şaraplar yıllandıkça kiremit ve kızıl kahve rengine dönebilirler. Beyaz şaraplar da yıllandıkça renkleri koyulaşır. Genç iken beyaza yakın sarı veya açık yeşil altın renginde olan beyaz şaraplar yaşlandıkça kırmızı altın veya amber renkli olurlar. Üzüm çeşidinde dolayı da koyu renk olabilen beyaz şaraplar meşe fıçıda bekletilmekten veya şeker oranının yüksek olmasından dolayı da koyu bir renge sahip olabilirler. Ancak kahverengimsi tonlar bir beyaz şarabın oksidasyon sorunu olduğunu gösterir. Böyle bir şarabın oksijen alarak bozulmuş olduğunu düşünebiliriz. Kırmızı veya beyaz şaraplar görsel incelemede berrak ve parlak renkte olmaları ile olumlu puan alırlar. Tortu ticari olarak risk oluştursa da bir tadım seansında normal karşılanır. Yeter ki bulanık olmasın.

Kokusal İnceleme

Kimseden doğuştan degüstasyon yeteneğine sahip olmasını beklemeyin. Koku alma duyusunun kişiden kişiye farklılık göstermesi doğaldır. Kokuyu moleküllerin burun deliklerinin gerisindeki bölgeye kıllar yardımıyla taşınması sonucu algılarız. Koku moleküllerine karşı duyarlılık kişilere göre farklıdır. Kimisi az bir molekülü ile o kokuyu algılarken kimi için o kokunun daha fazla molekülüne ihtiyaç vardır. Bu nedenle kimi burunlar şaraptaki aromaları algılamakta zorluk çekerler. Grip, nezle gibi hastalıklar ve sigara kullanımının da bu bölgeyi bloke ettiğini unutmayalım.

Şarap tadımında "Burun" olarak tanımlanan bu aşama çok önemlidir. Çünkü şarapla gerçek tanışma şimdi başlamaktadır. Şarabı kadehe koyup görsel incelemesini tamamladıktan sonra kadehi sap kısmından tutarak burnunuzu mümkün olduğunca kadehe sokun ve derin ama yavaş bir solukla koklarken aromalara konsantre olun.

Önce şarabın burnu yani burunda bıraktığı izlenim nedir ona bakın. Burnu temiz mi? Burunda hoş olmayan kokular varsa temiz değildir. Sonra güzel kokulara bakın. Bu kokular yoğun mu değil mi? Belirgin mi yoksa silik mi diye bakın. Yoğun olan kokulara "önde" denir. Burundaki bu kokulardan ilk algıladığınızı tanımlaya çalışın. Size neyi anımsattığını düşünün. Şarabın yapıldığı üzümden gelen ve aromatik özelliğinin gösteren kokular pek çok meyve ve bitkide bulunur. Algıladığınız diğer kokuları da tanımlamaya çalışın. Bu tanımlamanız size özel olabilir. Önemli olan tanımlamanızın nasıl olduğu değil o kokuların hangi üzümle yapılan şaraptan aldığınız ve o üzümün hangi bölgenin üzümü olduğunu öğrenmeye başlamaktır. Daha sonra geride kalan kokulara yönelin. Bunları tanımlayın.

Tadımı yaptığınız tarih, içtiğiniz şarabın üreticisi, üretim tarihi ve üretildiği üzümle birlikte tadım notlarınızı kaydedin.
İkinci koklamayı yapmadan önce tabanını masadan ayırmadan daireler çizdirerek kadehi sallayın. Bu çalkalanma sırasında şarabın havayla temas eden yüzeyi artacağından daha fazla aroma molekülü serbest kalır. Bunun neticesinde ilk aromalar güçleneceği gibi yeni aromaların da ortaya çıktığını göreceksiniz. Kadehteki şarabı bir saat sonra üçüncü kez kokladığınızda aromaların değiştiğini tamamen farklı bir hal aldığını göreceksiniz. Olgunlaşma aşamasında var olmaya başlayan yıllanmaya uygun şaraplarda ortaya çıkan bu kokuları tanımlamak için buke tabiri kullanılır.


Tatsal İnceleme

Bu aşaması tadımın en keyifli yeridir. Artık şarabın damak ile tanışma vakti gelmiştir. Dilin üzerinde bulunan mantar şeklindeki kabarcıklar vasıtasıyla şarabın tadını alırız. Dört ana tadı dilin farklı bölgeleri ile algılarız.
Şarabın uçucu tatları olan şeker, asit ve fenoller burunda nadiren algılanıp sadece ağızda algılanır. Ekşi; tartarik asit, laktik asit ve asetik asit, bazen de malik asit şeklinde mevcuttur. Acılık; bazı polifenoller, özellikle tanenler tarafından sağlanır.

Şaraptan bir yudum alın. ama ağzınızı tamamen doldurmayın. Bir miktar hava için boşluk kalsın. Dilinizi çukur yaparak dudaklarınızın arasından biraz havayı içeri çekerek şarabın üzerinden genzinize gönderin. Bu hoş olmayan bir ses çıkacaktır ama şaraptaki aromalarını daha iyi algılamak için gereklidir.

Şarabı ağzınızda tutarken burnunuzdan nefes alırken şarabı çiğnermiş gibi yaparak damağınızın, yanaklarınızın, dilinizin ve dişlerinizin her yerine değmesini sağlayın. Ve şarabın tatsal özelliklerine yoğunlaşın.

Şarap dil üzerinde nasıl bir izlenim bırakıyor buna bakın, Yumuşak mı, kaba mı, sivri mi, yuvarlak mı, ekşimi, acı mı, tatlı mı? Ağza yapışıyor mu, kayıp gidiyor mu? Yuttuktan sonra ağızda nasıl bir his bırakıyor?

Damağınızda algıladığın tatlar burundaki bulguları destekliyor mu? Bu şarapta önemli bir özelliktir. Burunda hayli aromatik olan bir şarap damakta aynı etkiyi bırakmalıdır. Aksi taktirde böyle şaraplara "boş" tanımlaması yapılır.


Genel Değerlendirme

Genel değerlendirmeye yuttuğunuz veya tükürdüğünüz (birçok şarap tadılacaksa diğer şarapların algılamasını daha iyi yapmak için yutmayıp tükürmek yerinde olur.) şarabın damakta bıraktığı etkiyi tahlil etmekle başlanır.

Şarabın alkolü, meyve aromaları, asitliliği, tanenleri bir denge içinde mi yoksa bir taraf daha baskın mı buna bakılır. Genç beyaz şaraplarda asit, kırmızı şaraplarda ise tanen önde olabilir ama olgunlaşmış şaraplarda bu dengenin olmaması olumsuzluk işaretidir.

Ağzı terk eden şarabın bıraktığı aromatik etkinin süresi de şarabın kalitesini gösterir. Etki hemen kaybolmamalı bitişi birkaç dakika sürmelidir. Sıradan şaraplarda bu etki hemen biter. Yutarken gidişindeki yumuşaklık ise kaliteli şaraplarda aranan özelliktir.

Genel değerlendirme sonucu şaraba verilecek puanlamada şarabın fiyat/kalite dengesi de önemlidir. Birbirine yakın güzellikteki iki şaraptan fiyatı ucuz olan öne çıkar. Dünya çapında şarap sıralamalarında şarabın piyasada bulunabilirliği de etkilidir. Çok ünlü ve güzel şarapların listelerde alt sıralarda yer alması fiyatlarının yüksek olması ve az üretilmesinden dolayı pek çok yerde bulunamayışındandır.

Kaynak: Evde Şarap

Yeni Yeni



Bisküvi Kakao Kremasına Doydu,

Hayalim Gerçek Oldu: “ETİ Tamdabu”


Yepyeni tatları ile fark yaratan ETİ, gevrek bisküvi ile kakao kaplamasının arasına hapsedilmiş yumuşak kakao kremasına sahip ETİ Tamdabu ile bisküvi severlerin hayallerini gerçekleştiriyor.





ETİ Tamdabu paketi açıldığında içinden kakao kreması ile doldurulmuş bir kurabiye çıkıyor. Bir hamlede ağıza atıldığında kurabiyenin bisküvisi ağızda dağılıyor, kakao kreması ağızda eriyor. İşte o anda “Ben olsam tam da bunu yapardım” dedirten lezzet ETİ Tamdabu, her biri 115 gramlık paketleri ile bisküvi severlerin vazgeçilmezi olmaya aday...

“hayalimtamdabu.com” Avrupa turu kazandırıyor

ETİ’nin yepyeni ve lezzetli kurabiyesi için hazırlanan, mart ayında yayına girecek olan internet sitesi “hayalimtamdabu.com” ziyaretçilerini hem eğlendirecek hem de kazandıracak.

İnternet sitesinde yer alan oyunda kullanıcılar; hayallerindeki Tamdabu kurabiyelerini zamanında ve doğru şekilde kakao kreması ile doldurdukça puan toplayacak, topladıkları puanlarla da kontör kazanacak ve interrail ile Avrupa’yı gezme şansını yakalayacaklar.

Tamdabu hem lezzetiyle hem de ödülleri ile gençlerin yeni gözdesi olacak.





Provamel Pirinç Sütü artık kalsiyum takviyeli!  

Provamel Pirinç Sütü bitkisel ürünlerin, besleyici olduğu kadar lezzetli olabileceğinin de gerçek bir kanıtı. Kalsiyumla zenginleştirilmiş Provamel Pirinç Sütü birçok avantaj sunarak sağlıklı beslenme tutkunlarını mutlu ediyor. Doğadan gelen saf ve kendine özgü bir lezzete sahip olan Provamel Pirinç Sütü kalsiyum takviyeli yeni çeşidi ile de raflarda yerini alıyor.


 

Yüzde yüz bitkisel olan Provamel Pirinç Sütü’nün içeriğindeki bütün maddeler doğal tarım metotları ile üretiliyor. Laktoz içermeyen Provamel Pirinç Sütü’nün doymuş yağ oranı çok düşük. Yağsız ve glutensiz bu özel ürün diyet listelerinin de vazgeçilmezleri arasında yerini alıyor. Provamel Pirinç Sütü ayrıca kalsiyum ve demir ile güçlendirilerek gerçek bir besin deposu oluyor.

Provamel Pirinç Sütü’nün faydaları saymakla bitmiyor. İnek sütünden farklı olarak laktoz içermemesinden dolayı laktoz alerjisi olanlar için ideal bir besin kaynağı. Kronik rahatsızlıklar nedeniyle sağlıklı beslenme konusunda hassas kişiler için de kolesterol içermemesi çok büyük bir avantaj sağlıyor. Promavel Pirinç Sütü, aynı zamanda enerji dolu olduğu için spor yapan kişiler tarafından da çok ilgi görüyor. Protein hazımsızlığı yaşayanlar ve kolesterol diyeti yapanlar için de ideal bir alternatif olup, tercihlerini pirinç sütünden yana kullanan vejetaryenleri da mutlu ediyor.

Provamel Pirinç Sütü’nün kendine özgü lezzetini anlamak için öncelikle sade olarak içmenizi öneririz. Kahvaltı gevrekleriyle de tüketebileceğiniz Promavel Pirinç Sütü’nü sos yapımlarında ve tatlılarda kullanabileceğiniz gibi kahvenize de ekleyebilirsiniz.

Kalsiyum takviyeli Provamel Pirinç Sütü, hem kendine özgü hoş tadı hem de sağlık açısından faydaları ile Türk tüketicilerinin de favorisi olacak.

Promavel Pirinç Sütü ile sağlıklı günler!

Provamel Pirinç Sütü tavsiye edilen son tüketici fiyatı 9.90 TL


Penguen’den enfes karadut reçeli

Türkiye konserve sektörünün öncü markası Penguen, zengin reçel çeşitlerine karadutu da ekledi. Mevsiminde toplanan karadutlar Penguen’in Avrupa standartlarında hijyenik üretim yapan tesislerinde yıkanıp ayıklandıktan sonra geleneksel damak zevkimize uygun şekilde hazırlanıp sağlıklı cam kavanozda sunuluyor.



Karadut meyvesi güçlü antioksidanlar içermesi yönüyle vücuttaki serbest radikalleri etkisiz hale getirerek bağışıklık sistemini güçlendirme özelliği taşıyor. İçerdiği flavonoidler sayesinde ise kalbi koruyor ve kan basıncını düşürüyor. Aynı zamanda yaşlanmayı geciktirici etkiye de sahip.

Karadutun faydaları bunlarla da kalmıyor. Halsizliği, aşırı yorgunluğu ve uykusuzluğu gidermede etkili olan karadut, kanı temizlediği için anemi hastalarına tavsiye ediliyor. Kronik sindirim sistemi rahatsızlıklarını gidermede rol oynayan karadutun mide salgısını artırdığı ve sindirim sitemini düzenlediği de biliniyor. Kronik gastrit ve hepatit tedavisi görenlere, ağız veya boğaz enfeksiyonu yaşayanlara de önerilen karadut saçların ve dişlerin güçlenmesinde etkili.

İçindeki bol karadutla keyfinize keyif katacak Penguen Karadut Reçeli’ni başta kahvaltı öğünü olmak üzere günün her saatinde keyifle yiyebilir ya da onunla tatlılarınıza ekstra lezzet katabilirsiniz.



 
 
 
Zeytinyağı’nın üstün lezzeti “Luna Sızma Zeytinyağlı”da

Margarin kategorisinde “sürekli yenilik” vizyonuyla değişim yaratan Luna, yeni ürünü “Sızma Zeytinyağlı” ile doğanın en saf ve kaliteli zeytinyağını margarinle buluşturdu.




Margarin sektörünün yenilikçi yüzü Luna, benzersiz lezzetini sızma zeytinyağının saflığı ve üstün kalitesi ile birleştirerek yepyeni bir ürün yarattı. Mutfakların yeni tadı “Luna Sızma Zeytinyağlı” kahvaltıdan yemek sofralarına ve çay saatlerine kadar pek çok üründe yeni lezzeti ile fark yaratacak.

Sofralarda bir klasik olan Luna margarinin en yeni ürünü “sızma zeytinyağlı” yapılan araştırmalar göz önüne alınarak tüketicilerin damak tadına en uygun şekilde üretildi. Trans yağ içermeyen ve yüzde yüz bitkisel olan “Luna Sızma Zeytinyağlı” damak tadının yanında sağlıklı bir tercih sunuyor. Luna margarin ailesinde yeni bir seçenek yaratan “Luna Sızma Zeytinyağlı”, 250 gr.’lık paket ve kase olarak raflardaki yerini aldı.

Türk damak tadına hitap eden ürünlerini 20 yıldır tüketicilerle buluşturan ve margarin pazarının gelişimine öncülük eden Luna, “sürekli yenilik” vizyonuyla tüketicileri yeni lezzetlerle buluşturmaya devam edecek.


20 Şubat 2010

Tchibo ile “Herşey Yerli Yerinde”



Tchibo’nun her sene merakla beklenen ve evlere kusursuz düzen getiren yeni teması, birbirinden kullanışlı ve renkli ürünleriye dikkat çekiyor.

Eşyaların düzeni günümüzde evlerimizin en büyük sorunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Tchibo’nun adeta klasikleşmiş ve sabırsızlıkla beklenen yeni düzen teması, “Herşey Yerli Yerinde” 15 Şubat’ta tchibo.com.tr internet mağazasında, 17 Şubat’ta ise tüm Tchibo satış noktalarında başlıyor. Bu yeni temada farklı mekanlarda düzen yaratmak isteyenler için kaliteli malzemeler ile tasarlanan ürünler dekoratifliği ve fonksiyonelliği ile ön plana çıkıyor.

Dolaplarınızı düzenlemek için ihtiyaç duyacağınız tüm ürünleri bulabileceğiniz Tchibo’nun bu yeni temasında, ayakkabıların ilk günkü formunu korumasını sağlayan ayakkabı kalıpları, cıvıl cıvıl ve kullanışlı muhafaza kutuları, yeni giysilere yer açan vakumlu torbalar, pantolon, gömlek, kravat ve şal gibi aksesuarları toparlayan fonksiyonel askılar ile dolap içlerini aydınlatan farklı çözümler dikkat çekiyor.


“Herşey Yerli Yerinde” temasından bazı ürünler...



Pantolon Askısı: Pantolonlar yer kaplamasın! Pantolonlarınıza yeni bir düzen verin ve yer tasarrufu sağlayın. Masif kayın ağacı ve kromlu metalden çok kullanışlı bir askı. Lastik ile kaplı askılar sayesinde pantolonlar kaymadan muhafaza ediliyor.




Gömlek Askısı: Dörtlü düzen ile daha fazla kıyafet sığdırma imkanı. Dört parçaya kadar gömlek veya pantolon alt alta asılabiliyor. Masif kayın ağacı ve kromlu metalden. Kıyafet asma bantları için özel girintiler mevcut.

Etek Askısı: Dördü bir arada! Dört eteğinizi birden aynı askıya asabilirsiniz. Bu sayede hem dolabınızı ferahlatın, hem de aradığınız eteği anında bulun. Masif kayın ağacı ve kromlu metalden askıya sahip. Lastik ile kaplı mandallar kaydırmaz ve kumaşı korur.




Kemer ve Aksesuar Askısı: Kemerlere düzen geldi! 12 kancalı kemer askısıyla dolabınıza yeni bir düzen verin. Kemerleriniz her zaman elinizin altında olsun. Ayrıca kolye gibi aksesuarlarınızın düzenli muhafazası için de ideal. Masif kayın ağacı ve kromlu metalden.



Yatak Altı Ayakkabı Düzenleyici: Düzen ayağınıza geldi! 12 çift ayakkabı alabilen bu pratik düzenleyici ayakkabı koleksiyonunuz için harika bir seçim. Çıkabilen ayraç duvarlar cırt bantlarla sabitleniyor. Fermuarlı ve saplı. %100 polyester ve 30 derecede yıkanabilir. Beyaz renkte ve çizgili.

Düzenleyici Kutu: Ne isterseniz koyun! Takılarınız, ayakkabılarınız ya da giysileriniz için renkli saklama alternatifleri. Bir sette, 28, 31 ve 34 cm. çapında üç farklı boy bulunuyor. Beyaz çizgili ve çiçek desenli üçlü set.




Kapı Kancası: Sevimli vestiyeriniz! Sadece kapının üzerine takmanız yeterlidir. Delme yok, yapıştırma yok. Arka yüzeyindeki silikon yastıklar sesi ve çizilmeyi önler. Kapı kalınlığı yaklaşık 1,8 cm. olan kapılar için uygun.



19 Şubat 2010

Meyve Buketleri





Türkiye'de yeni bir iş kolu olan Fruit and the City, Eylül 2006'da Bahar Rabia Durusoy tarafindan kuruldu. Doğum günleri, yıl dönümleri, doğumlar, hastaneler, ev ve bahçe partileri, açılışlar, kokteyller, toplantılar, yemek davetleri vb gibi aklınıza gelebilecek çiçek yollamanız gereken yada pasta ve tatlı alıp gitmeniz gereken heryer için birbirinden güzel meyveli buketlerinden hazırlıyorlar. Sevgililer günü, Anneler günü. Babalar günü gibi özel günler için özel dizaynları da var.



  


Fruit and the City'de tüm aranjmanlar tazelik ve titizlikle hazırlanıyor. Kullanılan meyveler, İstanbul'a en kaliteli ürün sunan meyve dağıtıcılarından özenle seçiliyor. Tüm aranjmanları değişik dizaynlarda ve değişik boylarda üretiyorlar; 2 kişilik de var 10 kişilik de...




   


 
Fruit and the City Türkiye genelinde franchising veriyor. Levent merkezden sonra, Kozyatagi, Florya, Taksim, Ankara, Bursa, Üsküdar ve Kıbrıs'da da bayilikleri bulunmaktadır.Web siteleri üzerinden de siparişinizi verebiliyorsunuz. Dilediğiniz gün ve saatte istediğiniz adrese teslim ediyorlar.



Merkez - Levent Şubesi


Adres : Nispetiye Cad. fecri Ebcioğlu Sk Işıkhan Apt. No: 4 D: 1 Levent- Istanbul
Tel: 0(212) 280 55 18
Fax: 0(212) 280 55 17
Gsm: (0555) 974 16 16

18 Şubat 2010

Melekler Evi ; Yeryüzündeki Cennet...



~ Melekler Evi Cave Hotel ~




Melekler Evi'nin sahipleri Mimar Arzu ve Muammer Erinal, yirmi yıl önce İstanbul'da kurdukları mimarlık firmaları ile birçok başarılı projeye imza attıktan sonra 2003'te de Ürgüp'te aldıkları Kaya Oyma evi projelendirerek Melekler Evi butik oteli inşa etmişler.

 Melekler Evi'nin 3 tanesi suit olmak üzere toplam 8 odası var. Bunlardan bazıları kaya odalar, bazıları da taş ve kaya kullanılarak oluşturulmuş kemerli odalar...

Erinal çifti herşeyi o kadar ince düşünmüşler ki odaları birbirinden farklı şekillerde dekore etmiş ve hepsine birer isim vermişler : Hayat, Hayal, Huzur, Umut, Keyif, Cennet, Sevgi ve Sonsuzluk...  






Otelin o kadar sıcak ve hoş atmosferi var ki, size sadece o anların tadını çıkarmak kalıyor. İşte Melekler Evi'nin teras ve balkonlarından Kapadokya'nın büyülü manzarası...

 


 


Bir de şarap mahzeni var Melekler Evi'nde... Hem yöresel şaraplar hem de dünyanın pek çok ülkesine ait şaraplar bu mahzende tadılmayı bekliyor.




Konfor, huzur, güleryüz, konukseverlik... Kısacası size kendinizi özel hissettirecek herşey var Melekler Evi'nde...

Yeryüzündeki Cennet'in kapısını aralayın....


Meleklerevi Cave Hotel

 Adres : Dereler Mah. Dere Sok. No:59 Ürgüp-Nevşehir / Türkiye

Telefon : 0384 341 71 31

E-mail : info@meleklerevi.com.tr

Web : http://www.meleklerevi.com.tr/




BhR & PnR

17 Şubat 2010

Balıkseverler Nordsee'e...




1986'da Almanya'da kurulan Nordsee fast-food balık zinciri, Avrupa’nın dört bir yanında ve Dubai’de yüzlerce şubeye sahip. Geçtiğimiz aylarda İstiklal Caddesi'nde açılan şubesi büyük ilgi görüyor.

Balıkların hepsi donmuş olarak yurt dışından geliyor. Nordsee’nin kılçıksız balık filetoları, özel sosları ve garnitürleri harika. Atıştırmalıklardan karidesli sandviçler, balıklı sandviçler ama özellikle sarmısaklı sos ile servis edilen karides box ı tavsiye ediyoruz. Vaktiniz yoksa birşeyler atıştırıp gidebileceğiniz gibi, self servis olarak balıklarınızı alıp, üst kattaki İstavrit'e merdivenlerden çıkıyor, dilerseniz buz gibi bir bira söyleyip yemeğinizin keyfini orada çıkartabiliyorsunuz.

Kızartılmış patates salatası ve remoulade sosuyla servis edilen Alaska-deniz somon balığı ile kızarmış pisi balığı Nordsee'nin en popüler yemekleri arasında.

Nordsee hafta içi her gün 09.00-00.00; hafta sonu 09.00-02.00 arasında açık.

Nordsee İstiklal Caddesi'nde Galatasaray'a doğru inerken İstavrit'in giriş katında.

Tel: (0212) 251 11 22

Döküm tava "Hecha" ile yemeklerinize lezzet katın...



Yemek yapmaya ve mutfağa meraklıysanız, Hecha markasını da çoktan keşfetmişsinizdir. Döküm demir tavanın ilk Türk markası olarak öne çıkan Hecha, hedef kitlesine lezzet, estetik ve fonksiyonelliği aynı paydada buluşturan orijinal pişirme grupları sunuyor.



Yağız İzgül

Projenin yaratıcı ismi ise şirketin CEO’su Yağız İzgül… Çocukluk yıllarından bu yana yemek yemeğe ve farklı lezzetleri deneyeme açık olan İzgül, bu merakını restoran işletmeciliğine de taşımış bir isim… Kasap olan yakın bir arkadaşıyla değişik et spesiyalleri denerken, barbekünün bozulmasıyla arkadaşının ABD’den getirdiği 5 kiloluk bir tavada et pişirmeyi deneyen İzgül, bu tavanın yarattığı sonuçtan çok memnun kalmış. Ailesi Türkiye’nin önde gelen döküm makineleri tedarikçilerinden biri olduğu için, bu tavaya benzer bir ürün yapmayı kafasına koymuş. 1 ay sonra ise aynı lezzet et pişiren bu tavanın benzerini yaptırıp, arkadaşına hediye etmiş. Arkadaşı ise tavayı bir müşterisine satmış. İzgül, bu süreci şöyle özetliyor: “Arkadaşım sayesinde bu tavadan ilk başta 5, zamanla ise 100’ün üzerinde sipariş almaya başladım.

Tavaya yönelik bu ilgi beni bu konuda daha profesyonel araştırmalara yöneltti. Böylece İspanyolca’da ‘çok iyi pişmiş’ anlamına gelen Hecha markası doğdu. Bu marka altında da farklı ürünler sunmaya başladık.”
 
 
 
 



 

 
 
 
-Platin dergisindeki haberden-
Related Posts with Thumbnails