Kutmen Ailesi'nin en favori yemeğidir grillde tavuk. İstanbul'un muhtelif pazar ve marketlerinden İstanbul genelindeki en iyi domates ve biberleri almakla meşhur olan biricik dedem, köy pilici konusunda da artık guru oldu. Genelde her cumartesi günü grillde tavuk günümüzdür. Anneannem Bibiz mutfağa girer ve tavuğa eşlik edecek olan muhteşem havuçlu pilavını yapar. Annem ise grill'de tavuğa eşlik edecek muhteşem sarmısaklı sosu ve salatayı hazırlar. Bu mönüde muammara ve bir zeytinyağlı da mutlaka bulunur. Aile arasında bir görev dağılımı var diyemeyeceğim çünkü ben sofraya oturup her defasında ilk kez grillde tavuk yiyecekmişcesine arsızca heyecanlanıp elden ayaktan kesiliyorum. Kalabalık olduğumuzda iki tane tavuk pişer. 2 saatte döne döne pişer bu tavuklar. İnanın daha 3 yaşındayken bile hatırlıyorum grillde tavuğu Erol Taş gibi yediğimi... İşte o günden beri tapıyorum bu yemeğe. O tavuklar grillde hafif hafif dönerken, tepsiye şıp şıp yağı damlar. Tavuk pişmeye yakın pembeleşir, nar gibi kızarır. Yer gök nefis bir şekilde grillde tavuk kokar. Tepsinin altında biriken tavuk suyu itinayla süzülür, Bibiz'in enfes havuçlu pilavına katılır. Bakın şimdi bile, yani bu yemeği anlatırken, yalnızca hayaliyle bile ağzım sulanıyor. Sinan, Ayşe, Dicle, Ata, Filiz, dedem, annem, anneannem, beeeeeen, PNR, Für, Samim Amca, Kevser Annem, babam, Sarı Filiz Teyze, Demirel Teyze, Siboş, Burak
, Füsun, Timo daha ne diyeyim, aileden herkes tapıyor bu spesiyale.
Peki ben konuyu nereye bağlayacağım... Bir gün dedemle sohbet ediyorduk. Kendisi yüksek mühendis mimar. Üstelik İstanbul'un en ünlü ve yetenekli yüksek mühendis mimarlarından biri. 80 küsür yaşında olmasında rağmen genç mimarlar, işin içinden çıkamadıkları bir problemle karşılaştıklarında soluğu biricik dedemin yanında alıyorlar. Kaç genç mimarın projesine yardımcı olduğunu en iyi ben bilirim. Eee ne de olsa akıllı adam. Zeki adam. Yaş 80 ama zeka zehir gibi. Allah nazardan saklasın. İşte ben dedemle tatlı tatlı sohbet ederken, dedemin askerlik günleri açıldı. İskenderun'da yapmış dedem askerliğini... Orada da en yetenekli, herkesin parmakla gösterdiği yüksek mühendislerden biriymiş. Projelerde çözümlenemeyen bir sorunla karşılaştıklarında hemen dedeme ulaşırlarmış. Bir gün, bir projeyle ilgili olarak kendisinden yaşça büyük mimarların bir türlü çözemedikleri bir sorun çıkmış. Tam hatırlayamıyorum sorunun ne olduğunu... Ama çizimsel bir hataymış. Neyse, millet çözemeyince en sonunda dedeme gelmişler. Tabii dedem delikanlı. "Bu genç mi çözecek?" bu sorunu demişler. Dedem, gayet kendinden emin bir şekilde devreye girip, milletin çözemediği sorunu şipşak halletmiş.
Sonrasında bu projenin sahibi İranlı Bey ile buluşmuşlar. İranlı Bey, dedeme çok teşekkür etmiş. Bu iyiliği karşısında iki teklif sunmuş: "Seni ya en güzel restorana yemeğe götüreyim ya da sana ellerimle yemek hazırlayayım? Yaptığın iyiliğe en azından bu şekilde bir jest yapabilmeme izin ver" demiş. Dedem de istememiş, İranlı Bey'in kendisini yemeğe götürmesini... "Yemeği siz yaparsanız çok daha mutlu olurum" demiş. İranlı Bey çok sevinmiş, dedemi de almış, çiftliğine götürmüş. Ortalıkta piliçler cirit atıyormuş. "Kaç piliç yersin?" diye sormuş İranlı Bey. Dedem de "Bir tane yerim" demiş. Hemen piliçler o an yakalanıp, kesilmiş. Kömür ateşinde pişirilmiş. Sonrasında İranlı Bey, dedeme "Sarmısaklı aran nasıl?" diye sormuş. Dedem de "bayılırım" demiş. İranlı Bey, 1 baş sarmısağı soymuş, iyice ezmiş, cam bir kavanoza almış. Üzerine limon, tuz ve zeytinyağı eklemiş. Kavanozun kapağını kapatmış. Başlamış çalkalamaya... Tüm malzemeler harmanlanıp, mayonez kıvamına gelene kadar var gücüyle çalkalamış. Sos beyazlayınca, pişen tavukların üzerine döküp yemişler. Dedem o gün bu sosla, 3 tane piliç yemiş. Eve geldikten sonra anneannem Bibiz'e yediklerini anlatmış. Hemen o sene eve grillde tavuk makinesi alınmış. Anneannem de sarmısaklı sos tarifini dedemden öğrenip bizlere yapmaya başlamış. Anlayacağınız sarmısaklı sosun ve grillde tavuğun geçmişi 35 yıl öncesine dayanıyor.
"EĞER DEDEM, İRANLI BEY'İN RESTORANA GÖTÜRME TEKLİFİNİ KABUL ETSEYDİ, BUGÜN TÜM AİLEYİ BÜYÜK BİR HEYECANLA SOFRADA BULUŞTURAN VE MÜDAVİMİ OLDUĞUMUZ GRİLLDE TAVUK VE SARMISAKLI SOS KOMBİNASYONUNU HİÇBİR ZAMAN ÖĞRENEMEYECEKTİK. DEDEMİN İRANLI BEYE YAPTIĞI İYİLİK, BİZİ HER DAİM BİR ARAYA GETİREN ENFES BİR ŞÖLENİN VE EN KEYİFLİ AİLE SOHBETLERİNİN TETİKLEYİCİSİ OLDU."
Anekdot 1: Sarı Filiz Teyze, 'Ben bu sosla ayakkabımı bile yerime" diyor.
Anekdot 2: Diclemizin eşi biricik kardeşimiz Ata, bu sostan çok yediğinde tansiyonunun düşeceğini bile bile bir kaseyi götürüyor. Sonra da mışıl mışıl uyuyor.
Anekdot 3: Siboş'un bizde kaldığı günlerde eğer Bibiz, sarmısaklı sos yapmışsa, ertesi gün utanmadan yöneticilerimizi arayıp "Midemi üşüttüm gelemiyorum" diyerek kafa izni yaptığımız en az 3-4 gün olmuştur. Yaşasın sarmısak tatili...
Anekdot 4: Grillde tavuğun en güzel anı, Bibiz tavukları keserken onun yanında sağa sola minik minik dağılan parçaları karınca yiyen gibi yemek... Kevser Annem ile ben tepsiyi tırtıklamaya bayılıyoruz.
Anekdot 5: Sosu artık çalkalayarak yapmıyoruz tabii. El blender'ında sırasıyla sarmısak, zeytinyağı ve limon suyunu tırtlatıyoruz...
Nefis bir görüntü insanın iştahını kabartıyor ellerinize sağlık afiyetler olsun. Hikayesi de çok ilginç paylaşım için teşekkürler.
YanıtlaSilyazinin tümünü okuyamadim maalesef ama resim cok naturel ve istah acici...
YanıtlaSilhazir olsada yeseydim simdi :-)
iyi haftasonlari dedektifler :-))
arkadaşlar fırsatınız olursa sarmısaklı sosu deneyin. muhteşem oluyor. güzel yorumlarınız için teşekkürler
YanıtlaSilyazınız çok güzel ben dedenizin tavuğu nerden aldığını sorcaktım
YanıtlaSilBu tavuklar Bağdat Caddesi'ndeki Asya Pazarı'ndan geliyor :)
YanıtlaSil